1. 2451.
    0
    Nietzsche yazan ama okunmayan bir deha olarak yaşadı. Çoğunu kendi bastırdığı kitaplarını yakın dostları bile okumaktan kaçınıyordu. Zerdüşt’ün dördüncü bölümünden sadece 40 tane bastırmış ve 75 milyonluk Almanya’da birer tane gönderebileceği ancak 7 dostunun kaldığını fark etmişti. Yazdığı için dostlarından özür dilemek zorunda kalıyordu. Son gençlik dostlarından Overbeck’e şöyle yazmıştı: “Eski dostum, bir başından bir sonundan oku, aklını karıştırma, sıkılma. iyi niyetinin bütün gücünü topla benim için. Kitabın tümü sence çekilmezse de, belki yüz sayfası öyle değildir!” Ne var ki çevresinde sükûttan başka bir şey yoktur. Sessizliğin kabuğunu delmek için aşırı çarelere başvurur: Ecco Homo’da kendini göklere çıkarır, Hrıstiyanlığa saldırır, ahlaki değerlerle alay eder. Çıt yoktur! “Uzun süre susmak gururumu beş paralık etti” diye yazar. Tarih 1889 yılının ocak ayıdır. Zihninin ürettiği gerilime dayanamayan sigortalar yanıvermiş, normal şuur katındaki insanlar Nietzsche’nin delirdiğini düşünmeye başlamıştır. “Her yaşımda ıstırabın aşırısı yanı başımdaydı” diye inleyen bir adamdan söz ediyoruz. Son yıllarında günde ancak yarım saat okumasına müsaade eden dörtte üçü kör gözlerin sahibi bir adam; bir avuç uyku karşılığında avuç avuç uyku hapıyla yaşayabilen bir adam… Bu Nietzsche’nin içine gömüldüğü azabın fiziki portresidir. “Çok çekiyorum ve her şeyimle çekiyorum. Ne yapalım ki ben vücut ve ruh değil üçüncü bir şeyim” der. Tanrıyı katletmiş biri olarak ne Tanrısı ne de insanı vardır. Kendini kazandığı ölçüde dünyayı kaybeder. Mesafe aldıkça çevresindeki çölün büyüdüğünü görür. Kimdir bu Nietzsche; ıstırabının son basamağında evinin önünde kırbaçlanan bir atı görünce can havliyle dışarı fırlayıp atın boynuna sarılan, ağlayan, bağıran ve atın yüzünü öpen bu adam kimdir? “yazılmış şeylerden ben yalnız kanla yazılmışı severim. Kanla yaz, göreceksin ki kan ruhtur.” Diye yazan bir adamı nasıl anlayabilir, nasıl tanıyabiliriz? Hayır, o bizden biri değildir, anlayamayacağımız kadar uzaklarda, anlayamayacağımız laflarla dolu kağıtları yazıp savuran muhteşem bir münzevidir. Kendi çağında anlaşılmamıştır. Sonraki zamanlarda ise hep yanlış anlaşılmanın azabına mahkumdur.”

    Kaynak: Ahmet Turan Alkan (Üç Noktanın Söylediği)

    Daha fazlası için: Oku-YORUM http://www.facebook.com/p...YORUM/185685178665?ref=ts
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster