1. 1851.
    +17 -1
    http://fizy.com/tr#s/1agyqr

    anlattım beyler..ben istemesem de, dilim, içkinin verdiği kayganlığın da etkisiyle ağzımın içinde dolana dolana, anlattı..

    her şeyi değil belki ama, çok şeyi... hem de taa başından itibaren..

    kim bilir kaç saat geçirdik o masada..kaç bardak..kaç kadeh..kaç şişe içtik..epey bir hesap ödedik..gün neredeyse aydınlanırken de çıktık..daha doğrusu çıkarıldık kibarca, herifler artık mekanı kapamaya hazırlanıyor..beni bıraksan daha oturucam yani..

    tolga, gecenin 10 da birinde konuştu denebilir..ben, neredeyse hiç susmadım..ben sustuğumda ise..artık o da hiç konuşmuyordu..

    geldik yurda devrildik yataklara... sızıp kalmamdan az önce, hayal meyal duydum, derin bir nefes verir gibi söylediği kelimeleri,

    "zoorr işler abi..çok zor işler.."

    hafta sonu bir şekilde geçti..

    pazartesi,

    mine ile aramız kötü..biliyorsunuz kavga etmiştik..son kavgamız..öyle olacaktı evet..çünkü artık çoktan teslim bayrağını çekmiş, kalelerimi, limanlarımı teslim etmiş bir komutan..kemerini kaptırmış bir şampiyon... koruması gerekeni koruyamayan bir gardiyan gibi..bir kenarıya çekilmiş, muzaffer olan karanlık güçlerin vereceği infazı bekliyordum.

    o düşünen..yürüyen ve birazdan konuşacak olan adam başka biriydi..ana kuzusu tsigalko olmadığına eminim onun... ama kim olursa olsun..ne yapacak olursa olsun..onun da geçmişinin pek kolay geçmediğini söyleyebilirim. belli ki onun da canını çok yakmış birileri..çok ağır hasarlar bırakmış..

    şimdi o da, kanını, kanla temizleyecekti işte yerden..sanki kaybedilenleri geri alabilecekmiş gibi, başka birinin umutlarını, hayallerini, mutluluğunu çalmak üzereydi..

    mineye mesaj atmıştım, sabahtan geldi..ben derse girmedim..
    önce kantinin birinde oturduk..
    kendisi uykulu, kızgın ve özür bekleyen bir yüz ifadeye sahip..yüzü bembeyaz, gözleri kızarmış..belli ki hala yatağında ve yastığına sarılı olduğunu sanıyor biyolojik saati.

    birazdan duyacağı şeyleri bilse, o yataktan hiç kalkmamayı dilerdi belki de..kim bilebilirdi? kim tahmin edebilirdi..

    ben, artık bütün hakimiyetimi yitirmiş olmama rağmen, şeytanın da bir vicdanı vardı... memnun değildi... yaptığından dolayı memnundu belki..zira kendine olan güvenini yeniden kazanmış, ayakları üzerinde tekrar şahlanmıştı..mızrağını, çatallı kuyruğunu yeniden dikleştirmişti..ve şimdi de işi biten kurbanınından kurtulma vaktiydi..özgür olma vakti.

    ama o da memnun değildi... kurbanından memnun değildi... başka biri olabilirdi..biraz da olsa bunları hak eden biri..kısasa kısası tam olarak sağlayabilecek biri... ama hayır..karşısında gördüğü, mağlup etmekten kıvanç duyacağı bir aslan değil, kendi elleriyle ona mağlup olmuş kuzuydu olsa olsa..

    yine de mutluydu, sonu belli bu savaşı kazanmış olmaktan..geri gelmişti kendine..yeniden doğmuştu, bu kez bir daha ölmemecesine..

    bir şeyler yedik..ben havadan sudan konuştum..ortamı biraz kıvama getirdim..ama mine hala özür bekliyor belli, zira kavga, her zamanki gibi benim yüzümden çıkmış.

    sonra birden, orasının bazı şeyleri (ki ne olduğunu biliyorsunuz, ama henüz o bilmiyor) konuşmak için pek de uygun bir olmadığını fark ettim..

    "gel" dedim..

    çıktık kantinden..o hala bozuk takılıyor, ama biraz da umutlanmış durumda, özür vaktinin geldiğini sanıyor..

    elinden tuttum..son kez..ve her zaman öpüşüp koklaştığımız, pek az noktadan görülebilen o ağaçların dibindeki "bankımıza" doğru zütürmeye başladım..

    bu kez bambaşka duygulara ev sahipliği yapacak olan o banka..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster