1. 1851.
    +16
    http://fizy.com/tr#s/1agyr0

    günler geçerken, ben iyice kendimi kaybetmeye başlamıştım..

    sanki akıntıda, ne yelkeni ne de kürekleri olan bir bota, dahası ellerim de bağlı bir halde bindirilmiş gibi hissediyordum.
    nereye gidiyordum ben beyler?
    ne yapıyordum?

    mineyle ilişkimiz, atlattığı (sözde) son badirelerden sonra artık iyice sağlamlaşmış (görünürde) ve ciddi, uzun vadeli bir birlikteliğe doğru koşar adım gitmeye başlamıştı (ama ben buna hazır mıydım?).

    geçen süreç boyunca, bir iki kere daha yok yere coşup kavga çıkarmaya çalıştım..her iki girişimim de mine tarafından alttan alınarak önlendi.
    nihayetinde, döndüğümde yine kendimi yorgun ve mutsuz hissettiğim bir gecenin ardından (lan sanki maden ocağına çalışmaya gidiyormuş gibi gidiyordum zaten) bu kez mesajla epey sert bir kavga ettik... yüz yüze olmadığımızdan olsa gerek, bu kez alttan alma çabasına o da girmedi..telefonla kavga ettiğimi gören tolga,

    "aga sakin ol kırıcan" deyip güldü..

    ben de bunu tersledim "bi dur aq" gibisinden..o ara bir sıkıntı olduğunu anlamış olmalıydı,

    "noldu la gene?" deyip mahzun mahzun bakmaya başladı..mesajı bitirdim, telefonu masanın üzerine çarpıp yatağa attım kendimi. ellerimi ensemin arkasında birleştidim..öyle yıldızları izler gibi tavanı izliyorum.

    bu alnıma tıkladı, "hiişşt olm? ne oldu lan?"

    biraz daha öyle durdum... bu alçak sesle küfretti kendi kendine... neden sonra döndüm yatakta, dizlerimi üzerine kalktım..

    "tolga ben ayrılıcam galiba bu kızdan.."

    bu kafasını gömdüğü iddia programından bir an gözlerini kaldırdı, indirdi..sonra bu sefer tamamen dikildi yatağında,

    "ne diyon aga sen?"

    "abi..ayrılıcam..olmuyor?"

    "ya saçma sapan konuşma lan manyak herife bak ya..olum dünyanın kavga eden ilk çifti siz değilsiniz? bu da ilk kavganız değil? düzelir gene..sinirle saçma saçma konuşup durma.."

    ben, sanki ruhu çekilmişçesine duygusuz ve ifadesiz bir halde devam ettim,

    "sinirli gibi görünüyor muyum sence?"

    "kafayı sıyırmışsın o zaman? olum millet kırılıyor lan dışarda aşksızlıktan, msnlerde ağlaşıp duruyor, iletilerine şarkı sözü yazmaktan bir hal oluyor..senin derdin ne aq?"

    "kanka..bu problem farklı..uzun vadeli bir şey yani..bugünle alakası yok.."

    durdu biraz..beni dikkatle incelemeye başladı..endişeli bakışlarla sordu,

    "aldatma durumu filan mı oldu?"

    "yoo..onla alakalı değil ya..benle alakalı..sıkıntı bende yani.."

    sinirle bir nefes çekti..burun delikleri büyüdü..

    "olum bak..o akşam masada sizi izledim..ve emin ol sizin yerinizde olmak için çok şey feda edecek insanlar var..bir aşk bulmuşsun..bir ilişki tutturmuşsun..bırakma..saçmalama..neyse sorun, düzelir.."

    anlamak istemiyordu beyler..

    daha tolgaya bile bunu kabul ettiremezken, ben? kendi kendime nasıl ettirmiştim? nasıl olmuştu da bunca zaman varlığından bile haberimin olmadığı "öteki ben" bu kadar kısa bir zamanda böyle güçlenip o savaşı kazanabilmişti?

    kendimi şeytan tarafından ele geçirilmiş gibi hissediyordum... o sözler, benim sözlerim değildi..o ses..benim sesim değildi..

    şeytan konuştu;

    "abi sevmiyorum ki ben ya?..muhtemelen en başından beri hemde... nasıl diyeyim..ihtiyacım vardı tamam mı?..zor durumdaydım..öz güvenim yerle bir olmuştu... bir şeylere tutunmam lazımdı..artık toparladım..ihtiyacım kalmadı.."

    tolga beni şaşırtan bir şekilde bu son sözlerimi soğukkanlılıkla dinledi... oysa ben ana avrat dümdüz giderek üzerime çullanır diye bekliyordum..sonra konuştu,

    "iyi abi..iyi. sonra gene yaşayan ölü gibi dolanırsın işte günlerce..aferin..bir şey demiyorum.."

    lan herkes de bu ayşen sonrası halimle posta koyuyordu bana..o kadar mı kötü olmuştum ben o ara yahu?

    "tolga..içmeye gidelim mi bizim yere?"

    "gibtir git.."

    "tolga... kanka ihtiyacım var..bak, böyle rahat konuştuğuma bakma..çok doluyum oğlum..bildiğin gibi değil..konuşmamız lazım.."

    yüzü ekşimiş bir şekilde baktı..

    "ah aq ah..başka biri var o zaman öyle mi? hay aq ya.."

    "yok kanka..başka biri de yok..ama başka bir durum var..gidelim işte.."

    "ne olum? muallak mi olmaya karar verdin? ne var??"

    "gelicen mi?.."

    "öff..sokayım sana ben ya..tamam hadi kalk.."

    üstümüze bir şeyler alıp çıktık..saat gecenin 11 i..kapı görevlisi murat abiye "abi bizi bekleme bu gece" diye artistlik yaptı tolga,

    murat abi;
    "ne o le pompaya mıa?" deyip ekgib dişlerini göstere göstere sırıttı.."bah kızıyor seyfettin abiniz... ben oturuyom daha epeycene, çok da geç galmayın, gapıya iki kere tıhlayın duyarım ben.."

    "abi sen yat ya, bizi ne beklicen.."dedim

    "yoh ben televizyon filan izleyom, duyarım, tıhlayın gelince"

    iç çekerek önüme döndüm..az önceki içine şeytan kaçmış, ukala halimin yerini, artık çökmüş, kederli bir adam almıştı..omuzlarımı düşürmüş ilerlerken tolga sırtıma hafifçe vurup konuştu,

    "duyalım bakalım ne derdimiz var.."
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster