1. 1.
    0
    part 5

    Bu olaydan sonra araştırmalarından az da olsa soğuyup uzaklaşmış ve her gece Cork City de ki St Patrick Köprüsüne çıkıp denizi seyretmeye başlamış bunca zamandır yaşadıklarının beyninin ona oynadığı bir oyun olduğunu düşünmeye başlamıştı.

    Lloyd alkole de başlamıştı ve her gece içiyordu, St Patrick Köprüsü onun vazgeçemediği bir yer olmuştu. Kimi zaman ölen anne ve babasına, kimi zaman onu esir alan ve her gün daha da heyecanlandırıp sonra bir anda çökerten rüyalarına kızıp içiyordu… 18 Mart sabahı Lloyd gözlerini açtığında kendini köprünün üzerinde sızmış bir şekilde buldu. Görünürde hiçbir insan, araç dahi yoktu… Saatin henüz sabahın ilk saatlerini gösterdiğini düşündüğü sırada biraz uzağından geçen sandalda babasını gördüğüne yemin bile edebilirdi. Yanında da bir kadın vardı, güzel bir kadın… altın sarısı saçları vardı. Bağırdı…Ama ya sesini duyuramamıştı yada Lloyd’ u umursamışlardı. Lloyd köprüden denize atlamaya karar verdi. Aceleyle üstündeki bira dökülmüş lekeli gömleğini çıkardı ve denize doğru atladı… Denize çakılacağına yükselmeye başlamıştı Lloyd… ingiltere de yaşadığı yıllarda gördüğü rüyalardaki uçtuğu yerin aynısı olduğunu anladı ve bunların bir rüya olduğunu da… Hemen babasının yanına doğru gitti, sandala indi ve konuşmaya çalıştı. Bir dilsiz gibi garip sesler çıkarttı her soru sormaya çalıştığında ve sinirinden ağlamaya başladı. Babası göz yaşını eliyle silerek “Lloyd… Lloyd Monroe… oğlum… annenle tanış…” Lloyd sandaldaki o güzel kadına dönerek resimlerdeki annesine çok benzediği fark eder ve gerçekten annesinin olduğuna inandıktan sonra ona sarılır. Lloyd bilincini hala kontrol edebilir durumdadır ve “neler olduğunu bana biriniz açıklasın” diyerek ağlamaya devam eder ve konuşabildiğini fark eder. Babası ve annesi umutsuz birer bakıştan sonra “şimdi uyan ve kaldığın yerden devam et” der. Lloyd uyanır ve kendisini dedesinin evinde masasın başında bulur.
    ···
   tümünü göster