1. 1376.
    +27
    cuma günü,

    uyandım, giyindim-özensiz-

    okula gidiyorum, ama aklım gene çorba gibi, daha sabah kalkar kalkmaz elim telefona gitmiş ve her sabah görmeye alıştığı mesajı görememişti gözlerim:

    "günaydın aşkım * "

    bir doz zehir daha..

    sınıfa biraz erken vardım, buna rağmen gidip en arka sıraya gömüldüm, nilayla oturmak istemiyordum bugün çünkü hem ona kızgındım -ve üzerimdeki acının da etkisiyle bunun sebebini de haykırabilirdim yüzüne- hem de sorması muhtemel sorularla uğraşacak dermanım yoktu.

    neyse dersin başlamasına yakın bu geldi,her zamanki sıramızdan el kol yaptı bana "niye öyle oturdun?" gibisinden, ben de "boşver" gibisinden jest mimik sergiledim.

    ders boyu bambaşka bir alemde yüzdüm durdum,

    olayları değerlendirdim, durumu tarttım,

    mine,

    iyi, hoş, naifsin de güzelim.. yani bu şekilde de olmaz ki? öyle mutluyken, her şey güllük gülistanlıkken sevgililik yapmaya bir şey yok ki? onu herkes yapar,

    sen bana öyle zamanlarda lazımdın, hani beni o masada yerin dibine geçirerek gittiğin zamanlarda,

    bana teselli vereceğine, yanımda duracağına, bir de sen vurdun, sen baltaladın yeniden yeşertmeye çalıştığım fidanları..

    böyle olmamalıydı sevgi..bu değildi aşk.. hani seviyorduk birbirimizi..tek bir bakış, bir kaç mimik mi yıktı bizi?

    ben onu, çürümeye başlayan ruhumun kurtarıcısı, uçurumdan yuvarlanırken tutunabildiğin son dal, beni yukarı çeken bir halat, daha da önemlisi,

    beni iyileştiren bir şifalı ot zannetmiştim,

    oysa ki minenin bu yaptığı, onun da her sıradan kız gibi, "yan etkileri olan bir antibiyotik" den başka bir şey olmadığını göstermiyor muydu?

    sözde, önce beni iyileştirmiş, ruhumdaki hastalığı temizlemişti ama, sonra da doz aşımına bağlı, mide bulantısı, ateş, kusma yaratıvermişti..

    tüm ders, gözüm açık rüya gördüm deyim yerindeyse.. epey muhakemenin ardından kendimle biraz da olsa mutabakata varmayı başardım.

    ders arasında nilay yanıma doğru hareketleniyordu ki ben tuvalete kaçtım.. yüzüme su çarptım... bir yol ayrımındaydım..

    geçen gecenin finalinde demiştim ya, artık başka biriyim diye,

    beyler ben örümcek tarafından ısırıldıktan sonra spider-man a dönüşen peter parker değildim,

    maskeyi takınca çılgına dönen stanley ipkiss de değildim,

    bir süper kahraman değildim, olmaya da niyetim yoktu zira,

    o yüzden, öyle bir anda değil, yavaş yavaş, sindire sindire oldu değişimim.. mucizevi bir dokunuşla değil, çoğu kez sonunu düşünmeden yaptığım kendi "eski ben e ters" davranışlarımla oldu,

    damlaya damlaya göl oldu yani bir nevi..bir zaman sonra okyanus ortasında küçük bir ada parçası olarak kaldı "öteki-saf, masum-" benliğim..

    yaptıklarım beni sonsuz bir denize çevirdi.. zaman zaman tsunami yaratıp insanları boğduğum.. zaman zaman kendi genişliğim ve terkedilmişliğimde boğulduğum bir denize..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster