0
ipek:
-yine beklerim mahmut, eğer dikiş işlerim olursa seni ararım, gelirsin tamam mı?
-tamam * ben her zaman hazırım.
deniz mavisi gözleri sevinçten parlıyordu. beni kapıya kadar uğurladı. asansöre binene dek arkamdan baktı. dışarı çıktığımda pencerelerine baktım.i̇pek pencereye çıkmış bana bakıyordu. bana el salladı, bende ona el salladım ve evime doğru yola koyuldum.
ulan bu deminden beridir içtiğim üçüncü sigara,ne oldu bana anlayamıyorum. kantinde oturmuş düşünüyordum. aklımda hep i̇pek vardı.o ışıl ışıl parlayan deniz mavisi gözleri, bukle bukle omuzlarına dökülmüş kıvırcık saçları,o samimi ve içten gülümseyişi, hanımefendiliği, mütevazı tavırları, eşsiz güzellikteki ayaklarıyla beni sallaması bir türlü aklımdan çıkmıyordu. herhalde aşk dedikleri bu olsa gerekti. bugün okulda onunla görüşmüş bir süre muhabbet etmiştik. onun yanındayken vaktin nasıl geçtiğini anlayamıyordum. onunla evindeki muhabbetimizden bu yana 3 gün geçmişti.ona duygularımı bir türlü açamamıştım.i̇çimdeki reddedilme korkusu beni yiyip bitiriyordu.ama onunla yaptığımız sohbetlerde bana gizliden benden hoşlandığını ima ediyordu sanki.kim bilir belki de ben kendi kendime gelin güvey oluyordum.bu düşüncelere dalmışken birden gelen bir sesle irkildim.
-hişt alooo…
-hı! ne nasıl…ha sen miydin efsane?
-hayırdır mahmut, arpacı kumrusu gibi ne düşünüyorsun?
-biraz dalmışım kusura bakma,gel otur.
-biraz mı?en az 50 ft derinlere inmişsin oğlum. çık biraz, yoksa vurgun yiyeceksin.bu ne hal, aşık mısın oğlum?
-ya az önce dersten çıktıkta, kafam şişti, belki ondandır.
-hmm dersler ha?
-dersler ya.bu sene öyle ağırlaştı ki altından kalkabilir miyim bilmiyorum.
-merak etme kalkarsın, ders dediğin nedir ki?ee seni barda pek göremiyorum.
-ben zaten çok sık gitmem ki bara. arada bir kafama eserse.sen her gün oradasın galiba.
-yok be,bende arada bir gidiyorum.
-hmm arada bir mi?geçtiğimiz cuma oradaydım. senide gördüm, yanında iki erkek bir de kız vardı.
-hadi yaa, gelseydin yanımıza.
-düşünmedim değil ama çok koyu muhabbetiniz vardı, sizi rahatsız etmek istemedim. zaten çıkıyordum,o esnada gördüm sizi.
-ya o kız benim ev arkadaşım, erkeklerde onun arkadaşları. beraber takılalım dediler, bizde çıktık bara gittik, öyle işte.
-hmm hadi bakalım öyle olsun.
-hayırdır, seni son günlerde hep i̇pek’le görüyorum. nedir, anlayalım?
-yok be,sandığın gibi değil. arkadaşız onunla.
-hmm emin misin?
-yok tarık’ım! sana yalan borcum mu var ya?
-tamam canım kızma, öyle diyorsan öyledir. yalnız onun sana pek arkadaş gözüyle baktığını sanmıyorum.
-ne demek istiyorsun sen?
-mahmut,i̇pek çok hoş bir kız. çok ta iyi bir insan. sınıfımızdaki en sessiz sakin insanlardan biri.bir şey söyleyeyim mi?ona asılanlar, teklif edenler oldu ama hiç birisine yüz vermedi. çevresine karşı biraz soğuk nedense. okul açıldığından beri hiç sevgilisi olmadı.ama sana olan bakışlarına dikkat ettim, çok farklı bakıyor sana. senin yanındayken çok neşeli, gözleri ışıl ışıl parlıyor. bence bu kız sana kegib oğlum.
-hmm bak sen * pek yakışıklı biride değilim ya…
-aa kendine haksızlık etme. yakışıklı olmasan ben beğenmezdim seni.ama bana bakma, benim yarınım, dünüm belli değil. çok saçma sapan bir hayatım var. yalnız bak, yakışıklılık yada güzellik tek kriter değildir.bu kız sende güzel olan bir çok şeyi keşfetmiş olmalı. üstelik yanına da çok yakışıyor. bence bu kızı kaçırma.
bir an gözlerim dalmıştı yine.i̇pek’in hayali gelmişti gözümün önüne.o deniz mavisi gözleriyle bana bakıyor ve ışıl ışıl gülümsüyordu sanki. efsane’nin sözleri çok hoşuma gitmişti.bu kız hakkında biraz yanılıyordum galiba. kız moralimi yükseltmiş, kendime güven duymamı sağlamıştı.
-bakalım artık.bu işler siparişle olmaz bilirsin. neyse benim dersim başlıyor, çıkmam gerek. sonra görüşürüz.ha bu arada saçma sapan bir hayatın olabilir ama hayatına düzen vermek senin elinde, unutma.
-boş ver ben böyle mutluyum. hadi iyi dersler, kendine iyi bak, dediklerimi de unutma.
derse girdim ama i̇pek’i düşünmekten derse bir türlü konsantre olamıyordum. efsane’nin söyledikleri aklıma geliyordu. acaba öylemiydi?ne olursa olsun i̇pek’e duygularımı açmalıydım. dersten çıktığımda gözlerim i̇pek’i aradı. kantine ve çalışma odaların baktım ama yoktu. herhalde eve gitmişti. telefon açmayı düşündüm, sonra vazgeçtim. çünkü oldum olası bu mevzuları telefonla konuşmayı sevmezdim. ertesi gün okula geldiğimde i̇pek’i aradım. kantinde oturuyordu. yanına gittim. beni yine en sıcak gülümsemesi ile karşıladı.her zaman olduğu gibi bugün de harika görünüyordu. biraz havadan sudan konuştuk, daha sonra bütün cesaretimi toplayıp ona akşam yemeğe çıkmayı teklif ettim. gözlerini kısarak bana baktı.
Tümünü Göster