0
nerde kaldı şu lanet olası otobüs?şu hale bak, nerdeyse 20 dakika oldu yaa. tarifeye bakacak olursak güya 10 dakikada bir otobüs var ama nerde… şu durakta yarım saattir bekliyorum.en son 20 dakika önce otobüs geçmişti,o da balık istifi gibi olduğu için yolcu almadan geçmişti.i̇şte öğrencilerin ortak çilelerinden biride ulaşım. bizim okulun önünden geçen sadece bir belediye otobüsü hattı vardı.oda nerdeyse yarım saatte bir geçiyordu. birde konya ulaşımı en rahat,en ucuz şehir derler, hıh sevsinler. neden sonra nihayet otobüs gelmişti.o da nerdeyse doluluk sınırına yaklaşmıştı. biletimi atarak otobüse bindim. sırtımda bağlamam olduğu için zorlukla arkaya ilerliyordum.bu arada bağlama benim okulumda ana çalgımdır. bizim bölümde bütün öğrenciler okulun ilk başlarında kendilerine bir enstrüman seçerler.bu enstrümanlar bağlama,ud,kanun, keman, viyola, viyolonsel, kontrbas, gitar ve yan flüttür. öğrenci bunlardan birini seçer ve 4 sene boyunca o enstrümanın eğitimini alır. tercih yapılırken herkes 3 tercih yapar.bu tercih yapma faslı aslında biraz formalitedir. çünkü her sene okula gelen öğrenci 40 kişi, ilgili enstrüman ve hocaları 9 adettir.bu 40 kişi o enstrüman hocalarına eşit bir şekilde paylaştırılır. benim aslında 1.tercihim keman,2.tercihim gitardı ama sınıfımızdaki torpilli vatandaşlar sayesinde bana kala kala 3.tercihim olan bağlama kalmıştı.eh ona da şükür. çünkü bazı kişilere tercihlerine hiç yazmadıkları enstrümanlar gelmişti. başlangıçta pek sevemesem de zamanla ısınmış ve çalmayı sevmiştim bu aleti. zaten sevmeye de mecburdum. herneyse, otobüste arkalarda uygun bir yere durdum. otobüs her zamanki güzergahında okula doğru seyrediyordu.bir ara önümdeki koltukların birinde bir çift mavi gözün beni süzdüğünü fark ettim.bu o değilmiydi? hani kantinde gördüğüm şu mavi gözlü, kumral, kıvırcık saçlı kız. evet ta kendisi. okul başlayalı bir hafta olmuştu ama onunla bir türlü tanışamamıştım.eh,artık fırsat bu fırsattı.
-merhaba,siz müzik bölümündeydiniz değil mi?
-evet, sanırım siz de o bölümdesiniz. sizi kantinde görüyorum hep.
-evet bende sizi görüyorum.o yüzden simanız tanıdık geldi. şey adım mahmut.
-bende i̇pek, memnun oldum. bağlamanı bana ver istersen.
-şey yük olmasın, kucağında kitapların da var.
-olsun bir şey olmaz.sen ver bana, otobüs ani frenler yapıyor. belki düşer müşersin, bağlamaya yazık olmasın.
-peki * al bakalım, çok sağol.
kızla böylece tanışmıştık.i̇pek eskişehirli’idi. üç çocuklu ailenin 2.çocuğuymuş. kardeşleri de okuyormuş. babası öğretmen, annesi ev hanımıymış.dar gelirli bir aileden geliyordu anladığım kadarıyla.i̇yi bir aile de yetiştiği belliydi. çok mütevazı, uslu ve hanım hanımcık bir edası vardı.yol boyunca okuldan derslerden falan konuştuk.oda benimle aynı branştaydı.o da bağlama çalıyordu. biraz sonra okulun durağına geldik. otobüsten inerek bizim bölüme kadar beraber yürüdük.ben hemen dersime girdim. ders çıkışında biraz dinlenmek için kantine indim. efsane ortalarda görünmüyordu. biraz sonra bağlama çalışmak için etüt odalarına çıktım. bulduğum boş bir odaya girerek çalışmaya başladım. daha bir hafta geçmesine rağmen hocam bir sürü parça vermişti.bir kaç tane teke zortlatması,bu parçaları çok hızlı çalmak gerekiyormuş. parçaları deşifre etmeye çalışırken birden kapı açıldı. gelen efsane idi. üzerinde göğüs dekolteli bir bady, onun altında diz boyunda bir etek, ayaklarında o bilekten bağlamalı sandaletler vardı. sırtında bir ud taşıyordu. yüzünde o sıcak gülümsemesiyle yanıma geldi.
-oo beyimiz baya marifetli.sen bağlamada mı çalıyorsun. ayaklı orkestra gibisin ya:)
-ee ana çalgımız olduğu için mecburen çalıyoruz.
-aa senin branşın bağlamamıydı?ben gitar olduğunu sanıyordum, seni kantinde hep gitarla görüyorum.
-ya gitarla daha eski mazim vardır.ta lise yıllarımda başlamıştım.en sevdiğim enstrüman olduğu için bırakmadım. aslında branşım gitar olsun istiyordum ama istemeyerek bağlama oldu, uzun hikaye.
-haa o hikayeyi biliyorum sanırım. bende aslında keman istiyordum ama istemeyerek ud oldu.ee torpilli vatandaşlar sağolsun. herneyse bir şeyler çalsana.
önümdeki sandalyelerin birine oturdu. ayaklarını da tam gözümün önüne koymuştu.ona geçen seneden öğrendiğim bir kaç parça çaldım.bu arada o muhteşem ayaklarına bakmaktan kendimi alamıyordum. çaktırmadan bakmaya çalışıyordum ama her defasında gözlerim yakalanıyordu...
Tümünü Göster