0
Selim Alsancak’ta eski ama afili bir iş hanının dar girişinde Murat Abinin bilardo salonuna bakar. istemeye istemeye tırmanmaya başlar dar merdivenleri, salonda müşteri kalmamıştır loş salonun girişinde sadece yerden gelen çalısüpürgesinin sesini duyan Selim, geniş salonun sonundaki masaya yaklaştıkça, ardındaki küçük bölmeden gelen konuşmaları duymaya başlar. içerdedir Murat abi, sesinden tanır. Yürürken etrafı yeniden kolaçan eder göz ucuyla koca salonda yerleri süpüren Çingene nin gölgesinden irkilir birden ama yürümeyi sürdürür kimsenin irkilmiş olduğunu görmemesinden memnun halde.
Selim yaklaşınca konuşma kesilir sadece bir inleme kalır aydınlık bölümden gelen sesler arasında, daha da gerilir Selim ama dönüş yoktur artık Murat abiyi görmesi gerekmektedir.
Murat çıkar küçük kapıdan, bir an simasını çıkaramamış bakar Selim’e gözlerini kısarak ardından; ‘’Oooo hoş geldin ‘’kız’’ım , naaber hallettin mi bizim bakiyeyi?’’
Selim sinir olmuştur lakabının böyle kullanılmasına ama Murat abi diklenebileceği tiplerden değildir, elindeki çekin tamdıbını vermek istemiyordur Murat’a ; ‘’Nerdeyse hazır abi 10000 i tamam bende kalanı için bir hafta….. ‘’
‘’ŞŞŞşşş’’ sözünü keser Murat ‘’Gel bak ne göstericem’’ Arkasındaki küçük kapıya yönelir, Selim de ardından.
Murat abi kapıyı açtığında Selim içeriyi süzer dışarının karanlığından sonra küçük odanın içindeki yüksek ışık gözünü kamaştırır. Ayakta bir adam görür önce, elinde bir çatal vardır. Oturan bir tip vardır birde duvara dayalı sandalyelerden birinde. Bu dekorasyonu 4-5 eski sandalyeden oluşan odada ne yapar ki Murat Abi diye düşünürken yerde harlı yanan piknik tüpünün sesini duyar. Anlamsızdır gördükleri sonra oturan inleyince irkilir birden Selim. Adama dikkatli baktığında ‘’ĞĞğaaaah Abi Gözü ĞĞĞĞĞĞ adamın gözü, yanmış’’
Adamın bir gözünün üzerinden duman çıkan 3 çizgili yanık izi bu garip sesi çıkartır Selim’den. Ayaktakinin elindeki kor kırmızısı çatalı fark ettiğinde de anlar olup biteni. Murat elinde kızgın çatalla işine dönen arkadaşına’’Dur’’ der Murat. ‘’Diğeri kalsın biraz daha, paranın yarısını getirebilmişti di mi bu? ‘’ Başıyla onaylar ayaktaki Selim’in korku dolu gözlerine bakarken.
Kapıyı yavaşça kapatır Murat, Selim’le ikisi yeniden Büyük salondadır. ‘’Ne diyodun sen kızım bi daha de bakıyım?’’
‘’ Pazartesi diyorum abi Pazartesi para elinde onu haber veriyim dedim küçük bi ekgib vardı ama Pazar günü arabayı satınca o da tamamlanıyo hepsini beraber pazartesi tamam mı ?‘’
‘’Tabi tamam yavrum. iki günün lafı mı olur. Sen bizim muhitin çocuğusun di mi? O kadar yapıcaz artık ‘’ Çok candan ve samimidir Murat Abi.
Gülümser Selim bu iyi insanın kendine gösterdiği anlayışa, minnetle. ‘’Saol, abi. Ekgib olma’’ Geri geri hızlı adımlarla kapıya yönelmişken el sallar Murat abisine ‘’Pazartesi görüşüyoruz abi , saygılar’’ utanmasa koşacak Selim kalbinin yerinden çıkacağını düşünerek kapıya ulaşır. Hızla aşağı inerken, Ali ile karşılaşırlar merdivende;
‘‘Kız, naaber’’
‘‘gibtir git Ali canım burnumda’’
‘‘Dooru konuş lan’’
‘‘ Yaa Git!’’. ‘‘iş olma,eve yetişmem lazım’’.
‘‘iş olsam noolur tırsık’’ Eliyle boğazını tutup duvara iter Selim’i.Panik hali geçmemiş Selim kurtulmak için eliyle savurur Ali’yi.Merdivende dengesini yitiren Ali yuvarlanır. Kötü düşer
‘‘AAggh bacaaam bittin lan sen!’’. ‘‘Kırıldı galiba, Bittin lan!’’
‘‘Ali dur Ambulans çağ….’’
‘‘Bittin lan bacaklarını kırıcam senin’’. Yukarıdan gelen ayak sesleri daha da panikletir Selim’i. Ne yapacağını bilemeden Ali’nin üzerinden atlayıp kaçmaya başlar. Sokak kovalamacası bayağı sürer fakat Selim ellerinden kurtulmayı başarır. Eve gidip Sevda ve çocukları alır tek bir valizle arabaya binerler. Selim nereye gideceklerini düşünerek yola çıkar.
Tümünü Göster