1. 26.
    0
    sevgili kardeşim,
    bu mesele o kadar mevzu bahis edilmiş ki; bizi bu konuya bir cevap yazmaya mecbur etmiştir. bir kaç noktada bu meseleyi izah etmek niyet edip, aşağıdaki açıklamalar ile konunun izahını yapmaya çalışacağız.
    birinci nokta : öncelikle şunu tekrar hatırlatmakta fayda var; kuran’daki bir kesin hükmün uygulamasındaki teferruat, her sözü kanun hükmünde sayılan, tabiri caiz ise kur’an’ın öğretmeni ve cenab-ı allah tarafından elçilik vazifesi verilen peygamberimiz (a.s.m) ile bilinir ve önce o zat (a.s.m) tarafından uygulanır. çünkü allah (c.c.) bizzat o’nu yetkilendirdiğini, o’na ittiba edilmesi gerektiğini ve o’nun konuşması ancak vahiy ile olduğunu açıkça kur’an-ı kerim’de zikretmiştir.
    eğer hz. peygamberin (a.s.m) kur’an’ın kapalı olan yanlarını açıklayan hadisleri göz ardı edilirse, bu takdirde, yalnız namaz değil, oruç, hac, zekat ve i̇slam’ın ön gördüğü daha pek çok muamelelerinin gerçek durumu havada kalır. halbuki, bu saydıklarımızın hepsi de, tevatürle, en sağlam bir yolla bize kadar gelmiştir. hz. muhafazid (a.s.m), “beni namaz kılarken nasıl gördüyseniz, siz de öyle kılın”, “haccınızın ibadet şeklini benden alın” gibi hadisleri bu konuya ışık tutmaktadır

    alıntıdır( http://www.sorularlaalevi...r-salat-dua-demektir.html )
    ···
   tümünü göster