1. 101.
    0
    mehlikâ sultan'a âşık yedi genç
    gece şehrin kapısından çıktı:
    mehlikâ sultan'a âşık yedi genç
    kara sevdalı birer âşıktı.

    bir hayâlet gibi dünyâ güzeli
    girdiğinden beri rü'yâlarına;
    hepsi meshûr, o muammâ güzeli
    gittiler görmeye kaf dağlarına.

    hepsi, sırtında abâ, günlerce
    gittiler içleri hicranla dolu;
    her günün ufkunu sardıkça gece
    dediler: belki son akşamdır bu.

    bu emel gurbetinin yoktur ucu;
    daima yollar uzar, kalp üzülür:
    ömrü oldukça yürür her yolcu,
    varmadan menzile bir yerde ölür.

    mehlikâ'nın kara sevdâlıları
    vardılar çıkrığı yok bir kuyuya,
    mehlikâ'nın kara sevdalıları
    baktılar korkulu gözlerle suya.

    gördüler: aynada bir gizli cihan...
    ufku çepçevre ölüm servileri...

    sandılar doğdu içinden bir an
    o, uzun gözlü, uzun saçlı peri.

    bu hazin yolcuların en küçüğü
    bir zaman baktı o vîran kuyuya.
    ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
    parmağından sıyırıp attı suya.

    su çekilmiş gibi rü'yâ oldu!..
    erdiler yolculuğun son demine;
    bir hayâl âlemi peydâ oldu.
    göçtüler hep o hayâl âlemine.

    mehlikâ sultan'a âşık yedi genç,
    seneler geçti, henüz gelmediler;
    mehlikâ sultan'a âşık yedi genç
    oradan gelmiyecekmiş dediler!..
    ···
   tümünü göster