+2
@17 o antlaşmanın dili türkçe değil, osmalıcadır, osmanlıca da arapça ve farsça karışımıdır, türkçe yoktur. bütün divan edebiyatı, seyahatname, osmanlı döneminde yazılmış tüm eserlere bakabilirsin on tanesinden dokuzunda türkçe kelime bulunmaz. osmanlı kamu belgelerinde 1876 anayasasına kadar türkçe sözcüğe rastlanmaz. arapça ve farsça kullanan şairlerin, türkçe kullananlardan üstün tutulmaları sebepsiz değildir. şu an anadoludaki eski şehir, ilçe vs isimleri cumhuriyetten sonra değiştirilmiştir. mesela istanbul'un ismi 1930a kadar "konstantiniyye" idi, konstantin'in şehri anlamında. osmanlı kayıtlarında da 1920lere kadar bu şehrin adı konstantiniyye olarak geçer. kaldı ki zaten yeni ismi de yunancadır:
istanbul: grekçe eis ten polin (şehre doğru) islambol falan hava cıva yani, eğer öyle olsaydı osmanlı konstantiniyye ismini kullanmaya devam etmezdi.
sana bir kaç aydınlatıcı bilgi daha vereyim:
osmanlı şairlerinden baki'nin, kanuni sultan süleymana sunduğu şiir (türkçeleştirilmiş hali):
"her taç yoksulluk ve yokluk ehline baş tacı olamaz
ey hoca türk toplumundan olanın başı kabadır
türk, sultan olma yeteneğinden yoksundur."
yine bir osmanlı şairi olan nef'i ise: "tanrı, türk'e irfan çeşmesini yasaklamıştır" der.
divan-ı hümayun yazarlarından hafız hamdi çelebi de 1499 yılında yazdığı şiirinde "baban da olsa türkü öldür" nakaratını kullanmakta, üstelik de bu sözlerin islam peygamberine ait olduğunu vurgulamaktadır. sadece bir kıtasını söyleyeyim:
"sakın türkü insan sanma,
bir an bile olsa türkle olma
türk eline şeker alsa, o zehir olur
türkün başını keserken sakın gam yeme
baban bile olsa türkü öldür."
anadoluda öldürülen türk sayısı, sadece yavuz sultan selim zamanında 50.000 kadardır.
aslında türkler hakkındaki kötü yargılar selçuklulardan beri yaygındır. örneğin, selçuklulu yazar aksaraylı kerimeddin mahmud der ki:
"türkler, köpek ve kurt gibidirler, ellerine fırsat geçerse yağmayı ganimet bilirler, fakat düşman kuvvetleri gelirse kaçarlar."
osmanlı düşüncesince "kavm-i necip" olarak görülen araplar karşısında türk ulusu aşağılanmıştır. 1912 yılında sebilürreşt dergisinde çıkan bir yazıda, "türk" deyiminin kullanılması, dinsizlik, kafirlik sayılıyordu. "türk hükümeti, türk ulusu, türk ordusu" gibi deyimlerin osmanlı halkı üzerinde rahatsızlık yarattığı biliniyordu.
osmanlı efendisine "türk" demek hakaret sayılmış, "türk" sözcüğü, anadolu köylüleri için kullanılır olmuştu. bu kelime cahil köylüleri aşağılamak için kullanılırdı.
istanbul alındığında osmanlı yönetiminin en üst organları türke kapalı tutulmuş, devlet adamlarının yetiştirildiği enderun okullarına türkler alınmamıştı.
osmanlı vezirlerinin içinde tek bir türk yoktur.
bütün kadın sultanlar, bütün padişah anaları yabancı ırklardan alınan köle kadınlardan geldiler.
osmanlı sarayının bu tutumu karşısında, anadolu halkı da birlik içinde değildi. anadoluda tarikatlar içinde türk kökenli olanlar, doğal olarak arap kültürü görmüş medreseliler tarafından aşağılandı. "pis türkler, kaba türkler" gibi önyargılar dönemin özelliklerinden oldu.
yazdığım şiirin en doğru halini buldum:
"türk değil mi, merzifonun eşeği,
eşek değil, köpekten de aşağı"
ne dili, ne ırkı, ne dini türklükle alakalı olmayan bu devlete türk demek, tarihi bir fiyasko olmaktan öteye gidemez.
osmanlı yönetimi kendilerini türk olarak görmediği için, türkler azınlık olarak kaldı. 1874 yılında bir ingiliz gezgin şu satırları kaleme almıştır:
"türk ismi nadiren kullanılır, onun iki yolda kullanıldığını işittim, ya bir ırkı ayırt eden deyim olarak, örneğin bir köyün "türk" veya "türkmen" olup olmadığını, ya da bir hakaret deyimi olarak, örneğin ingilizce söyleyeceğin "eşek kafa" anlamında, "türk kafa" diye homurdanırsın.
özet: bu işin özeti olmaz okuyun panpalar
Tümünü Göster