1. 151.
    0
    Bugün Ak Parti’yi PKK ile bir tutacak
    ölçüde Kürtçü sayan ulusalcılarımız,
    Deniz Gezmiş'e ve THKO’ya sahip
    çıkarken, THKO’nun teorik metni
    olan Türkiye Devriminin Yolu (Mart
    1972) broşüründen habersizdir.
    Bakın o metinde Kürt meselesi ile
    ilgili olarak ne denilmekte:
    "Türkiye’deki tüm emekçilerin
    çıkarlarına en uygun çözüm yolu da
    bölgesel özerklik olacaktır.
    Bölgesel özerkliğin sınırlarını ve
    kapsdıbını da ancak aynı sosyal ve
    iktisadî yaşantıya sahip olan
    halkların kendileri tayin eder. Biz,
    bu özerklikte titizlikle Türkiye’de
    uluslararası (sosyalist) kültürün ve
    iktisadî yapının korunmasına
    çalışmalıyız. Çalışmalıyız, çünkü
    sosyalist, uluslararası kültür ve
    iktisadî ilişkiler bütün çalışan sınıf
    ve tabakaların çıkarınadır."
    Bölgesel özerklik, Leyla Zana
    tarafından ilk olarak dillendirilen,
    Abdullah Öcalan’ın imralı’da
    geliştirdiği Demokratik Cumhuriyet
    tezinin yansıması olan ve DTP
    tarafından son kongresinde yol
    haritası olarak benimsenen bir
    görüştür. Yani, Deniz Gezmiş’in
    önderliğini yaptığı THKO, bugün
    imralı’da Abdullah Öcalan
    tarafından geliştirilen Demokratik
    Cumhuriyet tezinin ve DTP
    tarafından savunulan özerklik
    projesinin ilk temsilcisidir.
    “Deniz Gezmiş, Hüseyin inan ve
    Yusuf Aslan iyi ki asılmıştır”
    demediğimizi bir kez daha
    belirtelim. Fakat Deniz Gezmiş ve
    arkadaşları, bugün Ak Parti veya
    başka gruplar tarafından dile
    getirildiği takdirde Kürtçülük
    sayılacak pek çok önerinin de
    ötesinde fikirlere sahip bir
    devrimciler idi. Bu yüzden de idam
    edildi.
    Beyazıt’ta öğrenci korteji
    düzenleyen âsi bir genç miydi Deniz
    Gezmiş? Hayır. O kadarla kalsa idi,
    bu ölçüde yaygın bir yankı
    bırakamazdı. Fakat kabul etmek
    gerekir ki Deniz Gezmiş ve
    arkadaşları, bugün pek çoğunun
    kulak tıkadığı tezleri
    seslendiriyorlardı; özellikle de Kürt
    sorunu bağlamında. Sanırım bu
    durum, başta Roj TV olmak üzere
    pek çok Kürtçü yayın organı
    tarafından niçin Deniz Gezmiş
    anısına bu kadar ateşli yayınlar
    yapıldığını açıklamaktadır.
    Son bir tespitle yazıyı bitirelim.
    Bilindiği gibi 68 kuşağının sonradan
    sivrilen devrimci liderlerinden birisi
    de, ibrahim Kaypakkaya’dır. Deniz
    Gezmiş’e duyulan bu ateşli aşkın,
    Kaypakkaya’dan esirgenmesi de
    ilginç. Kaypakkaya da Deniz
    Gezmiş’lerin çevresinden yetişmiş
    bir sosyalist devrimci iken, niçin
    adı-sanı ulusalcılarımızca bir kez
    olsun anılmaz? Yoksa bunun
    sebebi, Kaypakkaya’nın Kemalizme
    karşı olması mıdır?
    Deniz Gezmiş gibi devrimci bir
    lideri, özerk bir Kürdistan talebine
    karşı bile, sırf Mustafa Kemal’e
    yaptığı bazı atıflardan ötürü bu
    kadar makbul sayan
    ulusalcılarımıza Allah akıl fikir
    versin! Zirâ, akıl ve fikir olmadan
    tutarlılık olmuyor.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster