1. 1.
    0
    bu yazıyı yazdıktan sonra okuduğumda sanki senin bana yazdığını hissettim. sanki bunları yazan sendin. ama duygular bana aitti. bunları yaşayan sadece sen değildin.

    kalbimde sana ait bi şehir vardı... çiçeklerin vardı, dört mevsim rengarenk.. ağaçların vardı, sonbaharda bile dökülmeyen yaprakları... salıncakların vardı içimde. bendim seni usulca sallayan. pencerelerindeki ışık bendim. akşamları seni üşüten o hafif rüzgar bendim. sadece biraz sarıl istedim, niyetim kötü değildi. biraz dalgalansın istedim saçların. içimi okşa istedim. ellerin soğusun istedim. gelirsin benim sıcak ellerimi tutarak ısıtırsın diye, niyetim kötü değildi. acıtmak için değildi hiçbir şey, kalbimdeyken acımazdın. elimden geleni yapardım, üzülme diye. yaptım da. kaç kez kendimden vazgeçtim, görmedin. sustum, çok sustum. sana katıldığımı sandın, belki tam tersiydim ama sesimi çıkarmadım. gittim, çok gittim ben senin şehirlerinden. bazen de sen kovdun. böyle yüzsüz değilim de normalde, konu sen olunca hiç utanmadım yeniden geldim kapına. açmadığın zamanlar da oldu. bekledim. sabırla bekledim kapında. sonra yeniden aldın beni şehrine. aynı değildi. ben yokken yakıp yıkmışsın. pencerelerini kırmışsın evimin. hafif bi rüzgar değildi seninkisi. ben çok üşüdüm. ama ellerini bulamadım. niyeti kötü değildi dedim hep. ama bu değildi beklediğim, bu değildi benim istediğim. bu kadar kolayını ummadım belki de senden. böyle sudan sebeplerle olmaz gidişler benim şehirlerimde. sende de kolay olmaz sandım. ama öyle olmadığını öğrettin bana. çok şey öğrettin belki de farkında olmadan. ben sen üzülme diye uğraştıkça beni üzerek öğrettin hepsini. ben sustukça üstüme daha çok gelerek öğrettin. ben kötü anıların üstünü örtmeye çalıştıkça hatırlatarak öğrettin. ben özür diledikçe kabul etmeyerek öğrettin. ben çabaladıkça önüme ördüğün duvarlarla öğrettin. istemedim başta, öğrenmek istemedim. inanmak istemedim yaptıklarına. sinirden dedim. öyle anlık şeyler bunlar dedim. gelir geçer dedim... şimdi duruyorum olduğum yerde. kendime bakıyorum. geçmemişler... derin yaraların var bende. ben sardıkça yeniden kanattığın. bendeki şehrini bile yıkmışsın. ne çiçeklerin kalmış ne ağaçların. salıncağın boş, ayaktasın. gitmek ister gibi. bi kıvılcım bekler gibi. ışığımı istememişsin demekki, ondanmış bu siyah perdelerin. rüzgarımdan hoşlanmamışsın demekki, ondanmış bu yaktığın ateş. hiç düşünmedin. hiç düşünemedin bir gün gelip benim de pes edebileceğimi. o ateşin içimi yakacağını düşünemedin, belki de umrunda değildim. hiç olmadım belki de. ben değildim sevdiğin, susuşlarımdı. seni sevişimdi. kendimden vazgeçişlerime vuruldun, sen oluşlarıma. mutlu olmam değildi önemli olan, seni mutlu etmek için elimden geleni yapışıma hayran kaldın. aynısını beklemedim hiçbi zaman. kendinden vazgeç demedim hiç, susmanı beklemedim. hep dinledim, ben seni dinlemek istedim. ama bunlar değildi duymayı beklediklerim. niye böyle oldu diye soramadım bile sana, dinlemedin ki. yine de hepsini geride bırakabilmeyi başardım. hiç olmamış gibi davranabildim. ama bu kez senden de aynısını bekledim. yapmadın. şimdi ortada yıkılmış şehirler var. gidişler var. bitirişler var. başımı ellerimin arasına alıp düşünüyorum. hayır yine sana sormuyorum. ben düşünüyorum. kendi kendime soruyorum. hiçbiri benim eserim değil biliyorum. ben yıkmadım hiçbirini. benim gidişlerimin hiçbiri dönmemecesine değildi. ben bitirmedim hiçbir şeyi. sen istedin ben yaptım. başka yol bırakmadın bana. şimdi salıncağın boş, ayaktasın. gitmek ister gibi. bi kıvılcım beklemene gerek yok, yaktığın ateşler yeter de artar bile. gitme diyemem bu kez. geri de gelemem sana. yıktığın hiçbir şeyi tamir edemem. bir daha yıkışını izleyemem çünkü. bu sefer git. bende gidişler kolay olmaz dedim diye mi böyle zor şeyler yaşattın bana bilmiyorum. ama git. ben bitmeden, kendimi yitirmeden her şeyini al içimden ve bu kez bit.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster