1. 251.
    +1
    hikayeyi ağzımız açık dinliyorduk;

    -“erdal sokağa nadiren çıkar çocuklar, babası gittiğinden beri iyice kötüleşti, gece yukarıdan kendi kendine lanet okumalarını duyuyoruz, tabi sizin de etkiniz var bunda, adamı rahat bırakmadınız ne zamandır..”

    nasıl yani? diye sordum, gece yukarıdan sesler derken?

    “ben onun alt katında oturuyorum çocuklar, devamlı sizi fırçalayan da benim hanım (güldü), illahlah etmiş artık öyle diyor” yine, sizi haytalar dercesine gülümsedi..

    iyi ama alt kattaki o parmaklıklı kapı?

    “onu ben taktırdım çocuklar, yan komşumuz da aynısından aldı bizim peşimize.. deliyle aynı apartmanda yaşamak kolay değil, yengenizi bir kaç kere korkutmuş, kapıları yumrukluyor, bazı günler gün boyu merdivenlerde oturur karanlığın içinde, apartman içinde sigara içer..biz de çocuğun başına gelenleri bildiğimizden fazla da üstelemiyoruz, bir de biz vurmayalım istiyoruz, allah çarpar adamı.

    mecbur idare edeceğiz.. kaç kez tedaviye gitti geldi, kaç kere polis çağırdı bilmeyenler (mahalleye her daim yeni insanlar taşınıyordu doğal olarak) ama ne yapacaksın? atamazsın, satamazsın, polis alsa, nezarette rahat durmaz, e hastanede de devamlı tutamazsın? ha şurasını söyleyeyim, öyle birine vurduğu, kırdığı yok, zararı kendine daha çok, bir de işte bağırış çığırış, sağı solu yumruklamalar.. insana zararı yok ama tedirgin oluyoruz ne yapalım..”

    anlatılanlar karşısında hayretten hayrete düşüyorduk..bir an kendi kendime “ya bu adam biz apartmandan uzaklaşalım diye abartıyorsa? yalan söylüyorsa?” diye düşündüm. öyle ya, son zamanlarda en az deliler kadar bizde rahatsızlık vermekteymişiz çevremize..

    hava artık iyice karamış, ezan vakti gelmiş çatmıştı.. amcaya sakızlar ve çay için teşekkür ettik, “çocuklar, bakın diyorum park var bahçe var, ne güzel ağaçlık alan, buralarda toplaşmayın artık olur mu?"

    bilmem, olur muydu? bu kadarı bize yer deyip “delilerle doktorlar uğraşsın” diyebilirdik. der miydik peki?…
    ···
   tümünü göster