1. 1.
    +42 -43
    yazarın adı anlamlı tahsin ilk olarak onu söyleyeyim. bu adamı okurken epey acıdım ve güldüm. kendisine nasıl bir dünya kurduysa artık.

    öncelikle yazısı şu.

    "bütün bunlar tesadüfen olabilir mi" tadında bir yazı olmuş. ama ne "rastlantı" kavramı, ne de karşıtı olarak kullandığı kavram olan "bir zekanın bilinçli müdahalesi" dedikleri şeyler açıklığa kavuşturulmuş.

    rastlantı diye bahsettiği, matkabın düşüp tahtada delik açması gibi "amaçlanmadan" gerçekleşen şey olduğunu düşünüyorum. "bilinçli bir zekanın müdahalesi" dediği şey ise amaçlanarak gerçekleştirilmiş gibi duran şeyler. yazıda gerçekleşen bir şeyin "amaçlanıp amaçlanmadığını yani raslantı eseri olup olmadığını olasılık hesaplarına bakarak anlayabiliriz" gibi bir kanı da sözkonusu. bu karmaşık düşünceler elbette pgibo-sosyal etkenler nedeniyle inanma eğilimindeki bireyde bir delil duygusu yaratacaktır. ama öyle mi?

    "gerçekleşme olasılığı düşük bir olayın gerçekleşmesi bu şeyin amaçlandığını gösterir. amaçlanan bir şeyin arkasında ise mutlaka bir bilinçli zeka vardır" yargısını ele alalım ve nasıl bir yanlışlığa düşüldüğünü gösterelim.

    bulut bey bir gün sayısal loto oynuyor ama sonra kazanma ihtimalini hesapladığında bunun çok çok düşük olduğunu görerek ümitsizliğe kapılıyor. büyük ikramiyeyi kazanma şansını tam olarak 13 983 816. kupondan ümidini keserek bir kenara atıyor. ertesi gün gazeteye baktığında ise oynadığı sayıların hepsinin çıktığını ve büyük ikramiyeyi kazandığını görüyor. bütün bunlar bir tesadüf olabilir mi? bu kadar düşük bir ihtimal amaçlanmadan gerçekleşebilir mi?

    oysa her hafta birileri sayısal lotoyu bu küçük ihtimale rağmen kazanıyorlar. çünkü herhangi birinin büyük ikramiyeyi kazanma şansı çok düşükken, yeterince oynayan sözkonusu olduğundan büyük ikramiyeyi kazanan birisinin çıkmaması imkansızlaşır.

    burada dile getirilebilecek itiraz, "sayısal loto da kaybedenleri görüyoruz. evrim'deki rastlantısal gelişimlerde kaybedenleri neden görmüyoruz" olabilir. ama zaten bir canlının evrimde kaybetmesi demek ya zaten hiç doğmaması, ya da hayat mücadelesinde başarısız olması yani "gözden kaybolması", "yok olması" anldıbına geldiğinden bu soru da anlamsızlaşıyor. canlıların tarihinde birçok nesli tükenmiş tür biliyoruz. dahası genetik bozukluklara sahip canlılara insan toplumlarında daha fazla olmak üzere her yerde rastlıyoruz. bunlar doğada zayıflıklarından dolayı yok ediliyorlar ama insan toplumlarındaki merhamet, iyi bir şey olarak bunların da varlıklarını devam ettirmelerine ve çeşitliliğe ortam sağlıyor. yani;

    a)bir deney yeterince tekrarlandığında istenen herhangi bir ihtimalin gerçekleşme olasılığı 1'e yaklaşır.

    bulut bey'in iki defa sayısal lotoyu kazanma olasılığını hesaplarsak elbette astronomik ve imkansız görünen bir rakam çıkacaktır. ama biz ilk sayısal lotoyu kazananlardan başkalarının ikinci lotoya katılamamalarını şart koşarsak göreceğiz ki sayısal lotoyu kazanan herhangi birinin daha önce sayısal lotoyu kazanmış olma ihtimali %100'dür.

    işte evrimde de böyledir. ilk lotoyu kaybedenler sonraki lotoya da katılamayacakları için, tesadüfler birikimli bir ilerleme yaratır. bu son halin olasılığını ise tek tek olasılıkların çarpımıyla bulmaya çalışmak komik olacaktır.

    b)sadece matkabın düşerek rastgele deldiği tahtaların olduğu bir atolyede, o tahtaya menteşe çakılmasının ihtimali o yazıdaki gibi hesaplanmaz. yani evrimin gerçekleşmesi hakkında verilen olasılıklar söylendiğinden çok daha küçüktür.

    c)bana 0 ile 10 üzeri 70 arasından bir rakam seçmem söylendi. ben de 42 sayısını seçtim. bu sayıyı seçme olasılığım 10 üzeri 70'de 1 değildir. 42 sayısının enteresanlığı bu sayıyı seçme ihtimalimi arttırmıştır. buradan da şu sonucu çıkarmamız gerekiyor ki, doğada bir seçim yapılmışsa, onun uygun ortamı olduğu içindir. yaşamın ilk başlangıç şartlarına sahip başka herhangi bir ortamda yaşam büyük ihtimalle yine başlayacaktır, ne kadar olasılık olarak düşük görülürse görülsün.

    üstelik yine bir olayın ihtimalinin düşüklüğü onun amaçlandığını gösterecekse, "milyonda bir yakalanılan bir hastalığa sahip bir insana tanrının özel bir gıcığı mı vardır?" sorusu akla gelir.

    bunlar düşünce yanlışları. bence asıl düşünce yanlışı tanrı'nın ontolojik olarak var olduğunu ispatlamaya çalışmak. nitekim tanrı'nın varlığının bu şekilde ispatı, dinlerdeki iyiliği emreden ve kötülüğü yasaklayan tanrıya inanmayı gerektirmez. oysa tanrı'nın varlığı ancak bize bir amaç ve sorumluluk kazandırdığında anlamlı olabilir. öyleyse tanrının varlığına ilişkin ontolojik bir ispata kalkışmak yerine, "neden ahlaklı olmalıyız" sorusu üzerinde düşünmek, iyi davranışın ne olduğunu ve iyi davranışların gereğini ispatlamak çok daha önemli ve anlamlı olacaktır. mesela ahlaklı olmanın bencil faydalarını ispatlamaya çalışan ve bunun mevcut doğa ve mantık yasalarının bir uzantısı olarak ele alan bir felsefe ve hatta bilim, sonra bu göz önündeki mekanizmaya da "tanrı" adını koyabilir. böylelikle "tanrı şunları yapmamızı istiyor" dediğimizde hem tanrının ne olduğunu, hem yapmamız istenilen şeyleri hem de bunları yapmanın gerekliliğini gayet açık olarak bilebiliriz.

    şimdi cevaba geliyorum.

    1- deney deney diye kafamı gibtin. big bang ile güneşten kopan dünya önce yörüngeye oturdu. sonra yağmurlar ile söndü. buzul çağı başladı.

    be koduğum çocuğu kim geldi de gibtiğim dünyasında gelip trilyon kez deney yaptı?aa evet rastgele oldu değil mi? arka arkaya olunca olasılık artıyor?

    2- be koduğum çocuğu sene olmuş 2010 bu zamana kadar hiçbir maddeye yaşam formu kazandıramamışsın. ilk canlı anasının amından mı geldi? anasının amı olmadan?

    3- be koduğum çocuğu neden 5 bin yıldır hatta 10 bin yıldır hiçbir canlı evrimleşmedi?

    4- be koduğum çocuğu madem güçsüzler eleniyor. bu amipler, protistalar neden gibtir olup gitmiyor.

    5- be koduğum çocuğu enzimlerin çalışmadığı sıcaklıklarda 100 derece ya da - 100 derecelerde yaşayan arkeler nasıl meydana geldi?

    bu dıbına koduğum arkeleri neden tüm canlılardan farklı.

    7- be koduğum çocuğu dünyanın ömrü bilmem kaç milyon yıl. senin bu söylediklerinin olma olasığı katrilyonda pentrilyon da bir?

    8- be koduğum çocuğu sağlam kaynaktan, bana bir tane ara form göster.

    9- be koduğum çocuğu nereye gitti bu anasını gibtğim dinazorları. hani güçsüzler eleniyordu? meteorlar mı düştü kafasına ondan mı öldürler. sadece onların mı kafasına düşmüş?

    10- be koduğum çocuğu anasının amı kadar rastlantıya inanıyorsun da şu sims'e benzeyen hayata inanmıyor musun.

    belli ki biri seni buraya koymuş ve bir oyun oynuyor birşeyler var.

    everything for a reason.
    ···
   tümünü göster