1. 26.
    0
    hoşçakal sevgili...
    hoşgeldin yalnızlık...

    deniz kıyısından şehri izlerdik hatırlıyor musun ?
    caddeleri tutardık avuçlarımızda insanlardan saklanarak;
    keşke yarın gidecekmişsin gibi sarılsaydım sana o deniz kenarında...
    belki yokluğuna bile sırf sana ait olduğu için sarılmazdım bu denli sıkıca...
    yolunu son kez geliyormuşsun gibi bekleseydim keşke dört gözle;
    yalnızlığının kıvrımlarından düşmezdim uçurumlara
    paramparça...
    hasretinin ve ayrılığın adının dudaklarıma düştüğü günün güneşi üşütür beni ;
    ürpertir ansızın esen rüzgar gibi, zamansız gelen haber gibi, gidişinin ardından bakmak gibi...

    hoşgeldin yalnızlık...
    gel otur söyle yanıbaşıma...
    sıkıntı ağrıları ver bana...
    daralt içimi...
    sık boğazımı...
    kurut gözpınarlarımı...
    taşı duvarlarımı üzerime üzerime...
    çaresizliğin dayanılmaz çıkmazını getir bedenime...
    hoşgeldin... sefa getirdin... cefa getirdin...

    "hani gitmezsin de,eğer bir gün gidersen" diye başlayan cümlelerime kendim inansaydım önce ;
    gittiğinde bu kadar perişan olmazdım belki de
    varlığına alıştığım kadar ;
    yokluğunu da hayal etseydim keşke
    intiharım bu kadar kolay olmazdı o zaman sevgilim...

    bu kadar efkarla içilen sigaranın dumanından ruhun bu denli hızlı akıp gittiğini bilmezdim...
    akrebin yelkovana olan aşkı sadece yanındayken huzursuzluk verir sanırdım...
    o aşk yokluğunda her saniye kalbimi sıkıştırıyor, vücudumu titretiyor...
    daha hızlı tütüyor sigaramın dumanında ruhum...
    ruhum, ruhumun diğer parçasını da söküp zütürdüğünde titremedi mi ellerin ?
    daha hızlı tüketiyorum şimdi kalanını ruhumun...
    tükendikçe kelimeleri unutturuyor yokluğun ve düşüncelerimin yerini hayallerim alıyor,
    gözbebeklerim senin silüetin oluyor... her yerde sen...
    sen;
    masalsı sevdamın baş kahramanı,kaf dağının ardını gösteren anka kuşum...
    ardından yas tutmaya bile kıyamadığım...
    gözlerinde bana cenneti vaadeden, ağladığında cehennemi hissettiren...
    kalp atışlarımın rutin ritmini alt-üst eden, avuçiçlerinin de yanabileceğini öğreten...
    en güzel saksısına hayatımı eken ve hiç aksatmadan sulayıp, yeşertip,büyüten..
    hani gitmezdin aslında biliyorum;
    renklerini alıp gitmezdin biliyorum;
    hani yalnız bırakmazdın beni biliyorum ama...
    ama işte ;
    düşüyor aklıma;
    yani olmayışın artık kollarımda,
    yani ellerimin öksüz kalışı
    gözlerimi güzelleştiren gözlerinin olmayışı,
    yani;
    yani aklıma düştüğünde ayrılığın
    yabancılaşıyorum dünyaya;
    yeni doğmuş bir bebeğin 9 aylık yuvasının sahibesini aradığı gibi arıyorum seni;
    ağır çekimde yaşanmaya başlıyor hayat...
    kalbim yavaşlıyor...
    arkandan bıraktığın iz dışında her yer kararıyor...
    sessizleşiyor bir anda dünya... duymuyorum insanları...
    yanıyorum... eriyor bal mumum... tükeniyorum...
    ellerinde yeşeren kalbim tek başına soluyor...
    ve genç bir kız bir deniz kıyısında yalnız ölüyor...
    hoşçakal sevgilim...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster