0
yağmur yağıyordu. şemsiyesini açtı ve gökyüzüne baktı. şemsiye açık olduğu için gökyüzünü göremedi. şemsiyesini kapattı ve tekrar gökyüzüne baktı. yüzüne düşen yağmur damlaları boynuna süzülüyor, oradan da göğsüne akıyor, oradan da atletine sızıyor, oradan da gömleğini ıslatıyordu. "bu inci sözlük ne biçim ne fena bir yermiş arkadaş" diye söylendi. şemsiyesini tekrar açtı. tekrar gökyüzüne bakmak istedi ve şemsiyesini kapattı. bir fısıltı gibi dökülüverdi dudaklarından yağmura ince bir tını; "inci sözlük sen ne biçim ne fena bir yermişsin arkadaş". şemsiyesini açtı ve gibtirolup gitti...