1. 1.
    +1 -1
    andy weir isimli bir yazar tarafından yazılmış kısa öykü uzun diye okumamazlık etmeyin binler harbi iyi yazmış adam

    tanım yaptım ama bi kere de tanım yapalım amk am züt meme nereye kadar

    evine giderken ölmüştün…

    bir araba kazasında. çok olağanüstü bir şey değildi, ancak yine de ölümcüldü. arkanda bir eş ve iki çocuk bıraktın. acısız bir ölüm oldu. acil yardım ekibi seni kurtarmak için elinden geleni yaptı ancak bir faydası olmadı. vücudun o kadar çok parçalanmıştı ki, yaşamaman daha iyiydi, inan bana.

    ve bu yüzden benimle tanıştın.

    “ne…. ne oldu?” diye sordun “neredeyim ben?”

    “sen öldün” dedim ben, lafı dolandırmadan, kelimeleri saklamanın bir manası yoktu.

    “bir kamyon vardı …. ve ben savruluyordum…”

    “evet”

    “öldüm mü?”

    “evet, ancak bunun için üzülme, herkes birgün ölecek”

    etrafına baktın, hiç bir şey yoktu, yalnızca sen ve ben “burası neresi?” diye sordun. “ölümden sonraki yaşamda mıyım?”

    “hem öyle, hem değil”

    “sen, tanrı mısın?”

    “evet, ben tanrıyım”

    “çocuklarım…. ve karım..”

    “ne olmuş onlara?”

    “iyi olacaklar mı?”

    “işte bunu görmek hoşuma gidiyor” dedim “daha yeni öldün ancak senin ilk kaygıların ailen ile ilgili. gerçekten çok iyi.”

    büyülenmiş bir merak içinde bana baktın. senin görüşünle, bir tanrı gibi gözükmüyordum, alelade bir adam gibi, veya muhtemelen bir kadın gibi gözüküyordum. belki de anlaşılması güç, otoriter bir figür gibi. her şeye kadir olan değil de, otoriter bir gramer öğretmeni gibi sanki.

    “merak etme” dedim. “ iyi olacaklar, çocukların seni mükemmel bir baba olarak hatırlayacak, çünkü seninle ilgili saygısız düşünceler besleyecek kadar zamanları olmadı. karın dışarıdan bakınca ağlayacak, ama içinde gizliden gizliye rahatlamış olacak. açık olmak gerekirse, evliliğin dağılacaktı zaten. eğer sana teselli olacaksa, daha sonraları, rahatlamış hissettiği için kendini suçlayacak.”

    “hımm, peki şimdi ne olacak? cehenneme yada cennete mi gideceğim? yoksa başka bir yere mi?”

    “hiçbiri, tekrardan doğacaksın”

    “haa, demek hindular haklıydı”

    “her inanışın kendine göre haklı tarafları vardır” diye cevap verdim. “gel benimle”

    boşlukta ilerleyerek beni takip ettin. “nereye gidiyoruz?”

    “belirli bir yere gitmiyoruz, sadece konuşurken yürümek iyi oluyor”

    “peki olay nedir? tekrar doğduğumda boş bir yazı tahtası gibi olacağım, değil mi? bir bebek. yani bu hayatımda yaptığım ve yaşadığım hiçbir şeyin anlamı olmayacak.”

    “öyle değil, aslında bu yaşamında ve daha önceki yaşamlarında yaşadığın ve yaptığın herşey sende mevcut. sen sadece bunları hatırlayamıyorsun”

    yürümeyi bıraktım ve seni omuzlarından tuttum. “ruhun, senin hayal bile edemeyeceğin kadar ulu, görkemli ve mükemmel derecede güzel. insan beyni, olduğun şeyin sadece küçük bir miktarını içerebilir. bu sanki, bir parmağını suyun sıcak olup olmadığını anlamak için bardağa sokmak gibidir. sadece parmağının küçük bir kısmını suya sokarsın ve hemen çıkarırsın. ama o parmağın yaşadığı tüm tecrübeleri sen de yaşamış olursun.”

    “son 48 yıl, bir insan vücudunun içindeydin. ancak daha devasa şuuruna ve farkındalığına ulaşabilmek için yeteri kadar uzanamadın. eğer burada biraz daha uzun süre kalırsak, herşeyi hatırlamaya başlayacaksın. fakat her yaşadığın hayatın arasında bunu yapmanın bir anlamı yok.”

    “kaç kere tekrar doğdum peki?” diye sordun sonra.

    “birçok kez, ve daha çok kez, ve daha bir çok farklı hayatta” dedim. “bu kez de milattan sonra 540 yılında yaşayan bir çinli çiftçi kız olacaksın”

    “bir dakika, ne?” dedin kekeleyerek. “beni zamanda geri mi yolluyorsun?”

    “teknik olarak öyle diyebiliriz. ama biliyorsun ki, zaman sadece senin evreninde geçerlidir. benim geldiğim yerde işler daha farklıdır”

    “sen nereden geliyorsun?”

    “ah açıklayayım. ben, başka biryerden geliyorum. bambaşka biryerden. ve benim gibi başkaları da var. oranın nasıl bir yer olduğunu bilmek istediğini biliyorum. ancak dürüst olayım, anlayamazsın”

    “ah” dedin, biraz düş kırıklığına uğramış şekilde. “ama, eğer zaman içinde farklı yerlerde tekrar doğmuşsam, bana ait başka bir reankarnasyon ile karşılaşmış olabilirim”

    “tabiki, bu her zaman oluyor zaten. ama ikiniz de sadece kendi yaşadığınız hayatın farkında olduğunuzdan, bunun olduğunu bile anlamıyorsunuz”

    “peki o zaman, bunun tüm anlamı nedir?”

    “ciddi misin?” diye sordum sana. “sen bana ciddi ciddi hayatın anldıbını mı soruyorsun? bu çok klişe olmadı mı?”

    “evet, ama mantıklı bir soru” diyerek ısrar ettin.

    gözlerinin içine bakarak cevap verdim: “hayatın anlamı, ve benim tüm bu evreni yaratma sebebim, senin olgunlaşmanı istememdir.”

    “yani insanoğlunu kastediyorsun değil mi? bizim olgunlaşmamızı istiyorsun”

    “hayır, sadece sen. bu evreni sadece senin için yarattım. her yeni hayatında daha çok büyüyor ve olgunlaşıyorsun. daha büyük ve mükemmel bir idrak ve farkındalığa sahip oluyorsun”

    “sadece ben mi? peki ya diğerleri?”

    “başka kimse yok. bu evrende, sadece sen ve ben varız.”

    bana boş boş baktın. “peki ya dünyadaki diğer insanlar…”

    “hepsi sensin. senin diğer reankarne hallerin.”

    “nasıl?? ben herkes miyim?”

    seni takdir ederek ve sırtına vurarak; “şimdi anlıyorsun işte” dedim.

    “yaşamış olan tüm insanlar aslında ben miyim!?”

    “ve yaşayacak olanlar da. evet”

    “abraham lincoln ben miyim?”

    “ve john wilkes booth da sensin” diye ekledim.

    “peki ya hitler?” diye sordun dehşete düşmüş bir şekilde.

    “o ve öldürdüğü milyonlar”

    “peki ya hz. isa?”

    “o ve onu takip eden herkes”

    sonra sustun…

    “ne zaman birine kötü davransan, aslında kendine kötü davranmış oluyorsun. ne zaman birine karşı iyi olsan, kendine karşı iyi oluyorsun. bütün insanların yaşadığı veya yaşayacağı tüm mutlu ve üzgün anları aslında sen yaşıyorsun.”

    uzun bir süre düşündün.

    “neden?” diye sordun sonra. “bunları neden yapıyorsun?”

    “çünkü birgün, sen de benim gibi olacaksın. çünkü senin olduğun şey bu. sen bendensin, sen benim çocuğumsun.”

    “hadi be” dedin inmayan bir ifadeyle. “benim bir tanrı olduğumu mu söylüyorsun?”

    “hayır, henüz değil. şu an bir ceninsin. hala büyüyorsun. tüm zamanlardaki tüm hayatları yaşadığın zaman, doğmak için hazır olacaksın”

    “o zaman tüm evren sadece…”

    “bir yumurta” diye tamamladım cümleni. “şimdi bir sonraki hayatını yaşama vaktin geldi” dedim.

    ve sonra seni yoluna gönderdim.
    ···
   tümünü göster