1. 1.
    0
    babamla iki yabancı gibi yaşadık. evde beraberken sadece sessizlik olurdu aramızda. adam saat hastasıydı. ama kendine dandik saatler alıp dururdu. eskiden durumumuz iyiydi ama sonra bazı felaketler yaşadık ve yoksul kaldık. üniversiteye gittim. zar zor bana bişeyler yolladı ve onu giderek sevmeye başladım. daha doğrusu sevdiğimi anladım uzaktayken. ama yazları yine mesafe vardı aramızda. sevgimi gösteremiyordum bi türlü. neyse. sonra bi gün kanser oldu ve çekip gitti. hiç ağlayamadım. aradan zaman geçti ve ben bi işe girdim. iyi bi saat aldım. pahalı ve şık bi saat. bi gün mezarına gittim. bi kış günüydü. kar yağıyor. saati toprağa koyup ağladım. buz gibi toprağa gözyaşlarım karıştı. baba dedim hep sarılmak isterdişm sana işte yapıyorum, dedim. ağladım dıbına koyyim. salya sümük hem de. böğüre böğüre. işte böyle binler. basit ve hüzünlü bi hikaye. saati toprağına gömüp ordan uzaklaştım
    ···
   tümünü göster