1. 26.
    +2
    dilan,” deniz kenarına inelim ama daha korkutucu olur.” dedi. ona da eyvallah dedik. ben anahtarı aldım, gökçe kitabı aldı, diğerleri şişeleri aldı. yazlığın kapısını kapadım hırsızlık çok çünkü bilen bilir amk. başladık yürümeye. beyler yazlığımız denize yakındı. yürüyerek on dakika falan bir yol. s azlıkların arasında yok yapmışlar. göl falan var mavi göl. hatta mavi göl sitesi bile var. neyse yok karanlık, hafiften tırsmaya başladım ben. ama erkekliğe tak sürdürmeyecez ya, sesimi çıkarmadım. gülüyoruz falan. gökçe de katılıyor muhabbete bu sefer. vardık deniz kenarına. dalgalar falan müthiş ama. plaj da boş değil zaten oturanı mı ararsın gitar çalanı mı, muhabbet edeni mi arasın her tak var amk. neyse oturduk. gökçe ateş yakıcaz dedi. niye dedim. kitabı salladı gözüme doğru. iyi dedim. mert gitti, oturanlardan ateş istedi. kurumuz sazları yığdık kendi çapımızda ateşimizi yaktık. çöktük başına. gökçe kitabı açtı. beyler kitap dediğim dua kitabına benziyor. ince bir şey. ahmet buhan yazmış galiba öyleydi. neyse açtı kitabı, el ele tutuşacaz dedi. ele ele tutuştuk. gökçe bir şeyler okumaya başladı. ben bir tuhaf oldum. herkes bir titredi zaten ki hava eşek gibi sıcak nemli. hani normalde gülersin falan ya, yok aga gülmüyor kimse. ve eminim o an herkes benim gibi korkuyordu yani. gökçe okudu, bir daha okudu. ben birkaç kere okuduğunda anladım aynı metni okuduğunu sürekli. yedi kere okunacakmış. sonradan öğrendik, o sayfayı yakarken tabii. başımız bütün işler geldikten sonra.
    ···
   tümünü göster