1. 26.
    0
    bu yazdıklarımızın hepsi tanıklarıyla ya da belgeleriyle kanıtlanmış
    gerçeklerdir. bir kısmı zamanının gazete, dergi v.b. arşivleri tarandığında
    görülecektir. bir kısmı da, o olayı bizzat yaşamış olanların daha sonra
    olayı üçüncü şahıslara nakletmeleri sonucu öğrenilmiştir. fenerbahçeli
    olmayanlara sesleniyorum. yokluktan yepyeni çağdaş bir ülke yaratan atatürk
    hepimizindir. o eşsiz insanın fenerbahçe'ye gösterdiği özel ilgi ve sevgiyi
    yani kulübümüzün taraftarı olmasını yadırgamayın, kıskanmayın. sonuçta
    onunda herkes gibi duyguları, tutkuları, sevgileri olmasından doğal ne
    olabilir. o büyük insan kendini halkından soyutlamamış ve dört duvar
    arasına hapsetmemiş, hayatı boyunca halktan biri gibi davranmış ve yaşamış
    bir önderdi. o eşsiz insanla ilgili bir anekdotu bu konuyla doğrudan ilgili
    olduğu - örtüştüğü - için yazıyorum. cumhuriyetin 12. yıldönümü ile ilgili
    törenler, düzenlemeler nedeniyle hazırlanan ve ankara'nın çeşitli yerlerine
    asılacak dövizlerin listesi atatürk'e gösterilmiş. bunlar arasında "atatürk
    en büyük türk'tür." "asırlar boyunca gelen en büyük türk" ve bunlara benzer
    dövizler, afişler v.b. vardır. atatürk listedeki bu tür ibarelerin bunlara
    gerek yok dercesine elindeki kalemle üstünü çizer (iptal eder) ve sadece
    şunu yazar: "atatürk bi̇zden bi̇ri̇di̇r."

    20. yüzyılın eşsiz ve en büyük insanı atatürk yaşamı boyunca bütün
    tercihlerini, doğru bildiklerini, inandığı gerçekleri, tutkularını, kamufle
    etmeden doğrudan halkıyla paylaşmıştır. soruyorum : kendi anlatımı ile
    bizden biri olan böyle bir insanın bir spor kulübünün taraftarı olmasında
    ne gibi bir olağanüstülük ya da tuhaflık olabilir. yüce atatürk'ün gönül
    verdiği, taraftarı olduğu kulübü deklare etmemesi, belli etmemesi
    düşünülebilir mi? bu konuya nokta koyarken büyük fenerbahçeli rüştü
    dağlaroğlu'nun "fenerbahçe tarihi" adlı büyük eserinde yaptığı şu
    değerlendirmeye tamamen katıldığımızı da ifade ederek buraya aynen
    alıyoruz.

    "büyük kurtarıcının fenerbahçe kulübü'ne gösterdiği bu özel ilgi, sevgi ve
    muhabbeti kesinlikle yadırgamamak ve çok da görmemek gerekir. fenerbahçe
    gibi kurtuluş savaşı'nın kazanılmasına her aşama ve sahada hizmet veren,
    her türlü tehlikeyi göze alıp silah ve adam kaçıran, futbol takımından
    hepsi subay beş elemanını sakarya savaşlarına gönderen, o karanlık yıllarda
    en güçlü düşman takımlarını ard arda yenerek, ulusuna ümit ve iman aşılayan
    ve böylece genç cumhuriyetin temel mayasında pay sahi̇bi̇ olan bir kulübü ulu
    önder elbette ki özel bir sevgi ile sevecek ve hatta 10 ağustos 1928 akşamı
    yaptığı gibi. "ben de fenerbahçeli̇yi̇m.." derken bunu övünerek
    söyleye
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster