1. 26.
    0
    zaten birinci dünya savaşı sıralarında her i̇stanbul'a gelişinde sabri
    bey'in moda'daki evinde kalırdı. sabri bey o sıralar kulübün o zamanki
    tanımıyla umumi reisi (genel başkanı) idi. atatürk bu kez de yıldırım
    orduları grubu komutanı olarak filistin cephesi'ne giderken birkaç
    günlüğüne i̇stanbul'a uğramıştı. vakit öğleden sonra idi. kuşdili çayırı'nın
    yanında ki kulübümüzün kuşdili lokali'ne geldiler. çanakkale'de düşmana
    geçit vermeyerek ünlenmiş artık herkes tarafından tanınan yıldırım orduları
    komutanı mustafa kemal ile kulübü ziyarete geleceklerini sabri bey önceden
    bildirdiği için fenerbahçeliler onu bekliyorlardı. önce yorgunluk kahvesi
    içildi. ardından da dr. hamit hüsnü ve elkatipzade mustafa beyler ile
    birlikte lokalin ikinci katında kupaların olduğu bölüm gezildi. daha sonra
    elkatipzade mustafa bey kendisine kulüp hatıra defterini uzattı.
    fenerbahçeli'lerin bu aziz konuğu fenerbahçe hatıra defterine hepinizin
    bildiği o ünlü sevgi ve takdir duygularını yazmıştır.

    genç kuşaklarında daha iyi anlayabilmeleri için tarafımızdan biraz
    sadeleştirip, günümüzün türkçe'sine çevrilmiştir.
    "fenerbahçe kulübünün her tarafta beğenilip değer verilen, ortaya çıkmış
    eser ve çalışmalarını duymuş ve bu kulübü ziyaret edip bu işte emeği,
    yardımı olanları tebrik etmeği görev edinmiştim. bu görev ancak bugün
    yerine getirilebilmiştir. takdir ettiğimi ve kutladığımı buraya kaydetmekle
    övünüyorum. 3.5.1918 / ordu komutanı mustafa kemal "

    son olarak kulüpten ayrılmadan önce limonata içen ulu önder atamız
    kulübümüzde aşağı yukarı iki saat kadar kalmıştır. dönüş zamanı geldiğinde
    bu kez fenerbahçe kürek şubesi'nin beyaz renkli iki çifte yarış teknesine
    (fıta) kurbağalıdere kenarındaki kulübün iskelesinden binildi. kürekte
    elkatipzade mustafa bey vardı. mustafa kemal paşa fenerbahçeli'lere son söz
    olarak: "fenerbahçe'ye sonsuz muvaffakiyetler (başarılar) dilerim,
    allahaısmarladık" demişti.

    atatürk kulübüne yardim edi̇yor
    5 haziran'ı 6 haziran 1932'ye bağlayan gece fenerbahçe'mizin kuşdili'nde ki
    ahşap lokalinde yangın çıkmıştı. kulüp binamız içindeki, tarihsel
    fotoğraflar, tüm branşlara ait malzemeler, kulübün tüm evrakları, kütüphane
    ve mobilyalar bina ile birlikte tamamen yandılar. kısaca çok az eşya
    kurtarılabilmişti. kulübümüz yuvasız kalmıştı. gazeteler yardım
    kampanyaları açtılar. örneğin cumhuriyet gazetesi her gün bağış yapanları
    adları ile yayınlıyordu. 20 haziran 1932 pazartesi günü yapılan bağışlarla
    o güne kadarki bağış topldıbının 791 lira'yı bulduğunu cumhuriyet
    gazetesi'nden öğreniyoruz 21 haziran 1932 salı gününe ait 2917 no'lu
    cumhuriyet gazetesi'ni elinize aldığınızda ise 1. sayfanın sağ üst
    köşesinde bir haber dikkati çekiyordu. "gazi hazretleri fenerbahçe'ye 500
    lira teberru ettiler." atamızın gönderdiği bu 500 liralık bağış miktarını
    lütfen küçümsemeyin ve şunu da göz önüne alın. atatürk bu tür harcamalarını
    kesinlikle hep kendi maaşından, cebinden yapardı. yani bu bir tür devlet
    kesesinden hovardalık değildi. gazeteyi incelediğimizde 10-12 günde yapılan
    toplam bağış miktarının 791 lira olduğu görülüyor. atamız tek başına 500
    lira göndermiş ve miktar bir anda 1300 lira'ya fırlamıştır. acaba atatürk
    kendini neden bağış yapma zorunluluğunda hissetti. bu bağış atatürk'ün
    fenerbahçe kulübü ile bir gönül bağı, bir gönül ilişkisi olduğunun en somut
    bir kanıtı bence... yukarıda sizlere atamızın gönül verdiği kulübüne
    yaptığı maddi yardımın miktarını açıkladık. bu yardımın manevi değerinin
    hesaplanamaz ölçüde olduğunu söylememize gerek yok herhalde!.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster