0
atatürk ve fenerbahçe
türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu mustafa kemal atatürk de fenerbahçeli'ydi.
atatürk, 10 ağustos 1928 günü, 3-3 berabere biten gazi kupası maçından
sonra üçü galatasaraylı ve ikisi fenerbahçeli olan beş kişinin önünde aynen
şunları söyledi: "burada üçe üçüz... çünkü ben de fenerbahçeliyim!"
5 haziran 1932'de kulübümüzün kuşdili'ndeki binası yanınca, ilk bağış yine
büyük önderimiz'den geldi.
mustafa kemal atatürk'ün kulübümüzü ziyareti sırasında, hatıra defterimize
yazdığı satırlar şöyledir;
"fenerbahçe kulübü'nün her tarafa mazhar-i takdir olmuş bulunan asari
mesaisini işitmis ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi
vazife edinmiştim. bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir.
takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim."
3.5.1918 - ordu kumandanı - mustafa kemal
9 ayri olayla doğrulanan bi̇r gerçek:
son dönemlerde yine spor çevrelerinde atatürk'ün tuttuğu takımlar gündemde
dolaşmaya başladı. sanki dünyamızdan gidenlerden yeni haberler
alınırmışcasına türklerin atasının zaman zaman taraf değiştirdiği
izlenimleri bir çoğumuzu sadece güldürüyor.
bazı basın yayın organlarında, örneğin değerli spor yazarı fanatik
beşiktaşlı kazım kanat'ın açıklamalarıyla büyük kurtarıcı beşiktaşlı'ymış
gibi gösteriliyor. atamızın ölümünden 66 yıl sonra hangi takımı tuttuğu
konusunda makaleler, hatta kitaplar yazılıyor. adeta gaipten sesler
geliyor. ahiretin sesi muhabirlerinin bildirdiği haberlere göre büyük
atamız şimdi de bjk taraftarı. jimnastik kulübümüzün bu konudaki son yoğun
çalışması ise vala somalı tarafından atatürk'ün mutlak beşiktaşlı ilan
edilmesi. kesin bir gerçek ortada dururken atatürk'ün hangi takıma sempati
duyduğu, hangisine gönül verdiği konusu bilinçli olarak açılıyor, kafalar
karıştırılmaya çalışılıyor. bu kişiler ya da çevreler güneşi balçıkla
sıvamaya kalkıyorlar. bu tip insanlara "kafa karıştırmaloji uzmanları"
demek yerinde olacak. çünkü onların işi ortalığı bulandırmak. gerçekten de
ortaya attıkları iddiaların kafaları karıştırmaktan öte hiçbir değeri yok.
galatasaraylı'lara gelince onların yakın zamana dek, bu konuda pek sesleri
çıkmıyordu. sadece geçmiş yıllarda birkaç yerde atatürk'ü şu kulübün bu
kulübün taraftarı değil kulüpler üstü saymak gerek gibi bir görüş ileri
sürdükleri görülmüştü. son zamanlarda fenerbahçeliliği tartışılmayan
atatürk beşiktaşlılarca beşiktaşlı ilan edilince, o denli uzun boylu değil
demek istercesine, onlarda bu konuya daha sık girer oldular. örneğin
galatasaray kulübü'nün aylık resmi dergisinde birkaç kez atatürk'ü konu
eden, onu kulüpler üstü gösterme çabalarında olan makaleler yayınlayarak
"tarihi bir mektubu gün işığına çıkarıyoruz" dediler...
"atatürk'ün futbol meraki" adı altında galatasaray müzesi müdür yardımcısı
ve araştırmacı adnan işık yine bu konuyu işliyor. "türk basınında zaman
zaman atatürk'ün hangi takımı tuttuğu tartışmaları yapılır. herkes onu
kendi tarafına çektiği için de bir sonuca varılmaz. bu yazıda bizim
gayemiz, konuya tarafsız bir gözle ve belgelerin ışığında yaklaşmaktır."
bunları yazdıktan sonra, ali sami yen'in 1914 yılında binbaşı rütbesinde ki
mustafa kemal'i galatasaray'ın rumenlerle yapacağı bir maça davet ettiğini
bu davetin atatürk'e geç ulaştığını ama yine de mustafa kemal'in kulüp
müzesinde hala saklanan davete teşekkür niteliğindeki cevabı mektubunu da
yayınlıyor. o mektupta atatürk, "davet mektubunuzu ancak dün sabah aldım.
fakat ben o gün doğrudan gidip maçı izledim." demektedir.
galatasaray'a mektup yazdığı için "atatürk galatasaraylı" mı diyelim?
fenerbahçe, karşıyaka ve altay kulüplerini ziyaret ettiği hatıra
defterlerine izlenimlerini yazıp imzaladığı için onu fenerbahçeli,
karşıyakalı ya da altaylı mı sayalım? yahut güneş kulübü'nü iki kez ziyaret
ettiği için güneşli ya da mütarekede annesi akaretler'de oturduğu için onu
ziyaret ettiği günlerde pencereden beşiktaşlı jimnastikçileri seyredip
beşiktaşlı mı olmuştur diyelim? bize sorarsanız bu savların hiçbiri doğru
değildir. onun hangi kulübü tuttuğuna en güzel cevap soyadındadır. o nasıl
türklerin atası ise, böyle bir soruya da cevabı kesin olarak şu olacaktır :
"ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."
sözün özü: i̇şte bu nitelikler hangi spor kulübünde, hangi takımda hangi
sporcu da ise, atatürk o kulübün, o takımın, o sporcunun taraftarıdır.
buraya dek galatasaraylı'ların atatürk konusunda ki görüşlerini özetledik.
sayın adnan işık yıllardır galatasaray müzesinde görev yapıyor. yüzlerce
belge, bilgi her an elinin altında. biz yine de 1914 yılında, atatürk henüz
çanakkale müdafii (savunucusu) olarak bile ün kazanmamış bir subay iken,
ali sami yen'in daha yüksek rütbeli osmanlı subayları dururken sadece
binbaşı rütbesinde ki onu neden maça davet ettiğini anlayabilmiş değiliz.
özetle adnan işık, "atatürk sadece fenerbahçe kulübünün hatıra defterine
izlenimlerini duygularını yazmamıştır. galatasaray'a da maç davetinden
ötürü teşekkür mektubu yazmıştır. karşıyaka ve altay kulüpleri'nin hatıra
defterlerine de duygularını yazmıştır. güneş kulübü'nün taksim
sıraselviler'de ki lokalinde iki kez kulübün çay davetine katılmıştır.
annesini ziyarete gittiğinde beşiktaşlı jimnastikçileri camdan izleyip ilgi
göstermiştir gibi örnekler verdikten sonra, soyadından da belli o türklerin
atasıdır. ayrımcılık yapacak bir konumda ve karakter yapısında değildi. o
nedenle tüm kulüplere aynı mesafede yaklaşmıştır." demeye getiriyor. bundan
öte sayın adnan işık'ın yazısını bağlaması da ilginç. atatürk her şeye
karşın illa bir takıma sempati duydu ise, "ben sporcunun zeki, çevik ve
ahlaklısını severim." dediğine göre bu nitelikler hangi kulüpte varsa
atatürk o takımın taraftarıdır demeye getirmiştir. "
atatürk, galatasaray spor kulübü'nü kaza ile ziyaret etmiş, kulübün hatıra
defterine duygularını yazmış olsa, galatasaraylılar, ata'nın kulüpler üstü
tutulması gerektiğini, bu denli hararetle savunacaklar mıydı!" bu son
cümleleri ile aslında bir bakıma sanki atatürk'ün fenerbahçeli olduğunu da
saklamadan söylemiş oluyor ya neyse..! atatürk, galatasaray spor kulübü'nü
kaza ile ziyaret etmiş, kulübün hatıra defterine duygularını yazmış olsa,
galatasaraylılar, ata'nın kulüpler üstü tutulması gerektiğini, bu denli
hararetle savunacaklar mıydı! yoksa onun galatasaraylı olduğunu
beşiktaşlılara taş çıkartacak çeşitli sav ve teorilerle kanıtlamaya
çalışıp, savunmayacaklar mıydı..! şimdi artık son noktayı koyma adına bu
konuyu bir kez daha tüm tarihi gerçekleri ve kanıtlarıyla inceleyip,
irdeleyeceğiz.
atatürk'ün fenerbahçeli̇li̇ği̇:
biz fenerbahçeli'lerin büyük gurur duyacağı bir ayrıcalık var.
fenerbahçe'mizi atatürk de severdi ve her zaman büyük ilgi gösterirdi. i̇şte
sizlere atamız'ın fenerbahçeli'liğini, onun camiamıza olan ilgisini
gösteren, tartışmasız kanıtlayan tarihsel olayları, verileri zaman
sırasıyla sunuyoruz.
atatürk'ün fenerbahçe kulübünü zi̇yareti̇
yıl 1918, birinci dünya savaşı bütün hızıyla sürüyor. düşman donanması,
mustafa kemal'in başında olduğu, savunduğu çanakkale boğazı'nı geçememiş ve
tam bir yenilgiye uğramıştı. artık mustafa kemal'i başka cephelerde başka
savaşlar beklemektedir. bu arada cepheden i̇stanbul'a kısa bir tatile
gelmiştir. bu eşsiz kahramanın i̇stanbul'da yapacağı bir sürü işi, bir sürü
teması olacağını tahmin etmek her halde güç olmasa gerek. buna karşın o
denli işinin arasında fenerbahçe kulübü'nü ziyaret etmek istemiştir. bu
istek bizzat o yıllarda anafartalar kahramanı olarak anılan mustafa
kemal'den mi gelmiştir, yoksa yakın arkadaşı fenerbahçe kulübü başkanı
sabri toprak mı onu yönlendirmiştir orası bilinmiyor. ancak sabri bey'in
onu yönlendirmiş olabileceği akla ve mantığa daha yakın.
tarih 3 mayıs 1918, i̇stanbul'da parlak bir ilkbahar güneşi olduğunu
biliyoruz. bu o gün kulüpte olanlardan öğrenilmiştir. ayrıca yıllarca
kulübümüzün en yaşlı üyelerinden olan 1907 doğumlu kamil dinçay ağabeyin
kulübe çok yakın oturduğundan dolayı o günkü ziyareti 11 yaşındaki bir
çocuk olarak baştan sona izlediğini bir çok yerde anlattığını biliyorum.
savaş, osmanlı devleti'nin başkentinde direkt olarak hissedilmese de
sokaklarda gezen üniformalıların çokluğu bunu anımsatıyordu. öğleden sonra
moda'dan kuşdili'ne giden yolda iki kişi yürümekteydi. bunlardan biri sivil
kıyafetli sarı saçlı mavi gözlüydü. bu, anafartalar kahramanı mirliva
(tuğgeneral) mustafa kemal paşa'dan başkası değildi. yanında i̇ttihat ve
terakki partisi genel sekreteri ve büyük atamız'ın en sevdiği
arkadaşlarından biri hatta belki de birincisi sabri toprak vardı.
Tümünü Göster