1. 26.
    0
    atatürk ve fenerbahçe

    türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu mustafa kemal atatürk de fenerbahçeli'ydi.
    atatürk, 10 ağustos 1928 günü, 3-3 berabere biten gazi kupası maçından
    sonra üçü galatasaraylı ve ikisi fenerbahçeli olan beş kişinin önünde aynen
    şunları söyledi: "burada üçe üçüz... çünkü ben de fenerbahçeliyim!"

    5 haziran 1932'de kulübümüzün kuşdili'ndeki binası yanınca, ilk bağış yine
    büyük önderimiz'den geldi.

    mustafa kemal atatürk'ün kulübümüzü ziyareti sırasında, hatıra defterimize
    yazdığı satırlar şöyledir;

    "fenerbahçe kulübü'nün her tarafa mazhar-i takdir olmuş bulunan asari
    mesaisini işitmis ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi
    vazife edinmiştim. bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir.
    takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim."

    3.5.1918 - ordu kumandanı - mustafa kemal

    9 ayri olayla doğrulanan bi̇r gerçek:
    son dönemlerde yine spor çevrelerinde atatürk'ün tuttuğu takımlar gündemde
    dolaşmaya başladı. sanki dünyamızdan gidenlerden yeni haberler
    alınırmışcasına türklerin atasının zaman zaman taraf değiştirdiği
    izlenimleri bir çoğumuzu sadece güldürüyor.

    bazı basın yayın organlarında, örneğin değerli spor yazarı fanatik
    beşiktaşlı kazım kanat'ın açıklamalarıyla büyük kurtarıcı beşiktaşlı'ymış
    gibi gösteriliyor. atamızın ölümünden 66 yıl sonra hangi takımı tuttuğu
    konusunda makaleler, hatta kitaplar yazılıyor. adeta gaipten sesler
    geliyor. ahiretin sesi muhabirlerinin bildirdiği haberlere göre büyük
    atamız şimdi de bjk taraftarı. jimnastik kulübümüzün bu konudaki son yoğun
    çalışması ise vala somalı tarafından atatürk'ün mutlak beşiktaşlı ilan
    edilmesi. kesin bir gerçek ortada dururken atatürk'ün hangi takıma sempati
    duyduğu, hangisine gönül verdiği konusu bilinçli olarak açılıyor, kafalar
    karıştırılmaya çalışılıyor. bu kişiler ya da çevreler güneşi balçıkla
    sıvamaya kalkıyorlar. bu tip insanlara "kafa karıştırmaloji uzmanları"
    demek yerinde olacak. çünkü onların işi ortalığı bulandırmak. gerçekten de
    ortaya attıkları iddiaların kafaları karıştırmaktan öte hiçbir değeri yok.

    galatasaraylı'lara gelince onların yakın zamana dek, bu konuda pek sesleri
    çıkmıyordu. sadece geçmiş yıllarda birkaç yerde atatürk'ü şu kulübün bu
    kulübün taraftarı değil kulüpler üstü saymak gerek gibi bir görüş ileri
    sürdükleri görülmüştü. son zamanlarda fenerbahçeliliği tartışılmayan
    atatürk beşiktaşlılarca beşiktaşlı ilan edilince, o denli uzun boylu değil
    demek istercesine, onlarda bu konuya daha sık girer oldular. örneğin
    galatasaray kulübü'nün aylık resmi dergisinde birkaç kez atatürk'ü konu
    eden, onu kulüpler üstü gösterme çabalarında olan makaleler yayınlayarak
    "tarihi bir mektubu gün işığına çıkarıyoruz" dediler...

    "atatürk'ün futbol meraki" adı altında galatasaray müzesi müdür yardımcısı
    ve araştırmacı adnan işık yine bu konuyu işliyor. "türk basınında zaman
    zaman atatürk'ün hangi takımı tuttuğu tartışmaları yapılır. herkes onu
    kendi tarafına çektiği için de bir sonuca varılmaz. bu yazıda bizim
    gayemiz, konuya tarafsız bir gözle ve belgelerin ışığında yaklaşmaktır."

    bunları yazdıktan sonra, ali sami yen'in 1914 yılında binbaşı rütbesinde ki
    mustafa kemal'i galatasaray'ın rumenlerle yapacağı bir maça davet ettiğini
    bu davetin atatürk'e geç ulaştığını ama yine de mustafa kemal'in kulüp
    müzesinde hala saklanan davete teşekkür niteliğindeki cevabı mektubunu da
    yayınlıyor. o mektupta atatürk, "davet mektubunuzu ancak dün sabah aldım.
    fakat ben o gün doğrudan gidip maçı izledim." demektedir.

    galatasaray'a mektup yazdığı için "atatürk galatasaraylı" mı diyelim?
    fenerbahçe, karşıyaka ve altay kulüplerini ziyaret ettiği hatıra
    defterlerine izlenimlerini yazıp imzaladığı için onu fenerbahçeli,
    karşıyakalı ya da altaylı mı sayalım? yahut güneş kulübü'nü iki kez ziyaret
    ettiği için güneşli ya da mütarekede annesi akaretler'de oturduğu için onu
    ziyaret ettiği günlerde pencereden beşiktaşlı jimnastikçileri seyredip
    beşiktaşlı mı olmuştur diyelim? bize sorarsanız bu savların hiçbiri doğru
    değildir. onun hangi kulübü tuttuğuna en güzel cevap soyadındadır. o nasıl
    türklerin atası ise, böyle bir soruya da cevabı kesin olarak şu olacaktır :
    "ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."

    sözün özü: i̇şte bu nitelikler hangi spor kulübünde, hangi takımda hangi
    sporcu da ise, atatürk o kulübün, o takımın, o sporcunun taraftarıdır.
    buraya dek galatasaraylı'ların atatürk konusunda ki görüşlerini özetledik.
    sayın adnan işık yıllardır galatasaray müzesinde görev yapıyor. yüzlerce
    belge, bilgi her an elinin altında. biz yine de 1914 yılında, atatürk henüz
    çanakkale müdafii (savunucusu) olarak bile ün kazanmamış bir subay iken,
    ali sami yen'in daha yüksek rütbeli osmanlı subayları dururken sadece
    binbaşı rütbesinde ki onu neden maça davet ettiğini anlayabilmiş değiliz.

    özetle adnan işık, "atatürk sadece fenerbahçe kulübünün hatıra defterine
    izlenimlerini duygularını yazmamıştır. galatasaray'a da maç davetinden
    ötürü teşekkür mektubu yazmıştır. karşıyaka ve altay kulüpleri'nin hatıra
    defterlerine de duygularını yazmıştır. güneş kulübü'nün taksim
    sıraselviler'de ki lokalinde iki kez kulübün çay davetine katılmıştır.
    annesini ziyarete gittiğinde beşiktaşlı jimnastikçileri camdan izleyip ilgi
    göstermiştir gibi örnekler verdikten sonra, soyadından da belli o türklerin
    atasıdır. ayrımcılık yapacak bir konumda ve karakter yapısında değildi. o
    nedenle tüm kulüplere aynı mesafede yaklaşmıştır." demeye getiriyor. bundan
    öte sayın adnan işık'ın yazısını bağlaması da ilginç. atatürk her şeye
    karşın illa bir takıma sempati duydu ise, "ben sporcunun zeki, çevik ve
    ahlaklısını severim." dediğine göre bu nitelikler hangi kulüpte varsa
    atatürk o takımın taraftarıdır demeye getirmiştir. "

    atatürk, galatasaray spor kulübü'nü kaza ile ziyaret etmiş, kulübün hatıra
    defterine duygularını yazmış olsa, galatasaraylılar, ata'nın kulüpler üstü
    tutulması gerektiğini, bu denli hararetle savunacaklar mıydı!" bu son
    cümleleri ile aslında bir bakıma sanki atatürk'ün fenerbahçeli olduğunu da
    saklamadan söylemiş oluyor ya neyse..! atatürk, galatasaray spor kulübü'nü
    kaza ile ziyaret etmiş, kulübün hatıra defterine duygularını yazmış olsa,
    galatasaraylılar, ata'nın kulüpler üstü tutulması gerektiğini, bu denli
    hararetle savunacaklar mıydı! yoksa onun galatasaraylı olduğunu
    beşiktaşlılara taş çıkartacak çeşitli sav ve teorilerle kanıtlamaya
    çalışıp, savunmayacaklar mıydı..! şimdi artık son noktayı koyma adına bu
    konuyu bir kez daha tüm tarihi gerçekleri ve kanıtlarıyla inceleyip,
    irdeleyeceğiz.

    atatürk'ün fenerbahçeli̇li̇ği̇:
    biz fenerbahçeli'lerin büyük gurur duyacağı bir ayrıcalık var.
    fenerbahçe'mizi atatürk de severdi ve her zaman büyük ilgi gösterirdi. i̇şte
    sizlere atamız'ın fenerbahçeli'liğini, onun camiamıza olan ilgisini
    gösteren, tartışmasız kanıtlayan tarihsel olayları, verileri zaman
    sırasıyla sunuyoruz.

    atatürk'ün fenerbahçe kulübünü zi̇yareti̇
    yıl 1918, birinci dünya savaşı bütün hızıyla sürüyor. düşman donanması,
    mustafa kemal'in başında olduğu, savunduğu çanakkale boğazı'nı geçememiş ve
    tam bir yenilgiye uğramıştı. artık mustafa kemal'i başka cephelerde başka
    savaşlar beklemektedir. bu arada cepheden i̇stanbul'a kısa bir tatile
    gelmiştir. bu eşsiz kahramanın i̇stanbul'da yapacağı bir sürü işi, bir sürü
    teması olacağını tahmin etmek her halde güç olmasa gerek. buna karşın o
    denli işinin arasında fenerbahçe kulübü'nü ziyaret etmek istemiştir. bu
    istek bizzat o yıllarda anafartalar kahramanı olarak anılan mustafa
    kemal'den mi gelmiştir, yoksa yakın arkadaşı fenerbahçe kulübü başkanı
    sabri toprak mı onu yönlendirmiştir orası bilinmiyor. ancak sabri bey'in
    onu yönlendirmiş olabileceği akla ve mantığa daha yakın.

    tarih 3 mayıs 1918, i̇stanbul'da parlak bir ilkbahar güneşi olduğunu
    biliyoruz. bu o gün kulüpte olanlardan öğrenilmiştir. ayrıca yıllarca
    kulübümüzün en yaşlı üyelerinden olan 1907 doğumlu kamil dinçay ağabeyin
    kulübe çok yakın oturduğundan dolayı o günkü ziyareti 11 yaşındaki bir
    çocuk olarak baştan sona izlediğini bir çok yerde anlattığını biliyorum.
    savaş, osmanlı devleti'nin başkentinde direkt olarak hissedilmese de
    sokaklarda gezen üniformalıların çokluğu bunu anımsatıyordu. öğleden sonra
    moda'dan kuşdili'ne giden yolda iki kişi yürümekteydi. bunlardan biri sivil
    kıyafetli sarı saçlı mavi gözlüydü. bu, anafartalar kahramanı mirliva
    (tuğgeneral) mustafa kemal paşa'dan başkası değildi. yanında i̇ttihat ve
    terakki partisi genel sekreteri ve büyük atamız'ın en sevdiği
    arkadaşlarından biri hatta belki de birincisi sabri toprak vardı.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster