0
@1 birincisi senin durumun, kör birinin renklerden bahsetmesine, dilsizin yemeğin lezzetinden bahsetmesine benziyor çünkü aklı ile allah'a her inanan kimse müslüman değildir, iman ancak allah sevgisidir ve allah'ın kuranı keriminde bulunduğu gibi : seven sevdiğine itaat eder. başka neden aramaya gerek yok. çünkü islam kesin olarak çürütülmüş olsa ilk olarak yaratanına sevgi duyan bu kadar müslüman islam'dan uzaklaşır, yaratanına yakın olmanın yollarını arardı. ama bizi yaratan bizi habersiz bırakacak değildir ve yaratma gücüne sahip olan şüphesiz ki bulunmak istemediğinde bulunamaz.ama en azından şunu bil ki hac ibadetini bir taşın etrafında dönmek olarak yorumluyorsan, namaz spor, oruç perhizden başka birşey olmamalıydı fakat öyle değil. imanı olmayan cahil bir kimse için kabe ancak bir taş yığınından ibarettir. tıpkı bunun gibi, bir müslüman için de heykeller cansız bir taş yığınından ibarettir. hatta nefret uyandırır. zaten hac ibadetin bir taşın etrafında dönmek değil, yüzlerce ibadetten oluşur. hacı olmak çok zor birşeydir. her dönen hacı olmuyor. örneğin olay namaz kılmakta bitseydi yere yatıp kalkan herkes evliya olurdu. islam tamamen kalp işidir. yani kimi kurana bakar kafir olur kimi kuran okur ihya olur.
ikincisi tevrat ve incil'in tahrif edilmesi meselesine gelince ;
allah'ın iradesi- irade-i külli, insanın iradesi- irade-i cüzzi'dir. yani allah istemeden gerçekten de bir insan elini bile kaldıramaz çünkü asıl kudret sahibi olan allah'tır. allah insana ne kadar verirse insan allah'ın kudretinden o kadar faydalanabilir. hiçbirşey allah'ın iradesi dışında gerçekleşemez. allah'ın kudreti tecelli etmeden ateş yakamaz. fakat irade söz konusu olunca insanın da külli olmasa da cüzzi bir iradesi vardır. yani özgür irade bahşedilen insan, sınav yeri denilen dünya hayatı boyunca bu iradeyi kullanır ve ahirete intikal ettiğinde amelinin mesuliyeti sadece kendine ait olur. tıpkı bir bilardocu topa yanlış vuruş yaptığı zaman hatanın faturasını kendinden başkasına çıkaramadığı gibi. eğer insanın özgür iradesi olmasaydı o zaman insanların bazıları allah'a iftira atabilir, ömer hayyam gibi: içki içiyorum, allah içki içeceğimi biliyordu, eğer içmezsem allah'ı yanıltmış olurum ' diyerek imandan yoksun saçma felsefeler üretip işi aymazlığa vurabilirdi. halbuki hayyam'dan da, ateist hristiyan yahudi v.s. birçok kimseden zeki olan müslümanlar vardır ve onlar bütün benliklerini allah'a adamışlardır. iman akılda değil kalpte gizlidir zira hayyam allah'a gerçekten inanıyor olsaydı, gece gördüğü bir gölgeden dolayı dahi korkuyla kalp atışları hızlanan biri, allah'a hitap ederken zerre kadar cesaret bulamazdı. yani senin durumunda da bu aynen böyledir. nitekim, cüzzi irade sahibi insanın tek yapabileceği istemektir. kolumuzu kaldırmak istiyoruz, allah'ın kudreti tecelli ediyor ve kolumuz kalkıyor. anlaşılması gereken nokta ise, allah'ın haram isteyene haram, helal isteyene helal verdiğidir. ellerini açıp dua ederek duasında istediğinin gerçekleşmediğini gören insan konu islam olunca arkasını dönerken, kendisini sevmeyen bir kızdan istediğini elde edebilmek için tuvalete giren, ölümlü, iğne batırsan kanı akacak olan bir kızın peşinde ömür geçirebiliyorsa, hiçkimse aynı şekilde dua ettiğinde duası kabul olan müslümanın da allah'a olan inancı mantıksızdır diyemez.
kısacası irade noktasında allah'ın kudreti ırak'ta müslümanların ırzına göz diken amerikalılara tecelli etmeseydi o kafirler müslümanların ırzına göz dikemezdi fakat nihayetinde ahirette allah müslümanlardan, helal isteyip güzel amel işleyenlerden razı olacak, o kafirler ise allah rızasından mahrum olacaktır. allah hariç herşeyin zıttı vardır. iyiliğin zıttı müslümana tecelli ettiği zaman müslüman imanından vazgeçecek değildir çünkü müslüman bilir ki dünyada elem, keder, üzüntü ve acı olmasaydı bu dünya'nın hiçbir anlamı kalmazdı. nitekim allah istese dünyayı öyle yaratırdı ki, şu dünya hayatımızda güzel bildiklerimiz kötü bildiklerimizin yerini alabilirdi ama aslolan sınavımız bu sefer o şartlara göre var olacaktı.
sonuç olarak dünyadaki kötülükler allah'tan değil, insandandır. müslüman nasıl iradesiyle namaz kılıyorsa, kafirler de iradesiyle küfür işleyebiliyorlar.
ahirette insanlar ya cennette olacaklar yahut cehennemde. demek ki bu dünya'da da, peygamber efendimizin hadisi şerifinde buyurduğu gibi- islam bir millet, küfür bir millettir. nefsi ile ruhunun farkına varabilen imanlı müslümanlar, nefislerinin arzularına değil, Allah'ın güzel buyurduğu amelleri işlerlerken elbette zorluk çekiyorlar. zaten bu dünyada kolay elde edilen hiçbirşey değerli değildir. fakat bunun karşılığında dünya ile ahiret ticaretinde dünyayı seçerek ahiretlerini hiçe sayan gayri müslimler nefislerinin arzularını yerine getirdikleri halde mutluluğa erişemiyor, sonsuz bir aşkı kalplerinde hissetmekten mahrum kalıyor, asıl önemli olanı ise yaratıcıya şükür yerine küfür ediyorlar. diyebiliriz ki dünya müminin zındanı, kafirin cennetidir.
allah'ın veli bir kulu, ahiret olmasa çatlardım- buyurdu. bunun nedenini ise ancak bir müslüman idrak edebilir. çünkü kelimeler ayna gibidir, bakan kendisini görür. kuran ayetleri okunduğunda kalpleri kıpırdayan müslümanlar, allah'ın izniyle kendilerinde var olan imanlı ruhlarının sayesinde yaratıcılarını görürken, kafirler ise nefislerinin aracılığıyla bakıyorlar ve sadece kendilerinde var olan değersizlik gibi, değersiz bir hiçlik görüyorlar. tıpkı kabeyi taş parçasından başka birşey olarak göremedikleri gibi.
ruh ile nefis konusunu merak ediyorsan, imamı rabbani hazretlerinin mektubat adlı eserindeki 64. mektubu okumanı tavsiye ederim. google a mektubat 64. mektup yazarsan birçok kaynak bulursun.
önemle belirtiyorum ki islam ilim gerektirir. kadın erkek bütün müslümanlara tıbbi, fenni, dini... bütün ilimler farzdır. bazı ilimleri ümmetten yeterince kişi tahsil ederse diğerlerinin üzerinden o farz düşer. yani herkes tıp doktoru olacak diye birşey yok ama kendine yetecek kadar islami ilim her müslümana farzdır. subhaneke'yi okuyamayan, ben kuranı okudum deyip, kuran mealinden anlamadan birkaç sayfa okumuş olan kimse kuran okumuş değildir. islam , kalbi ya da aklı cahil cühela olan bir kimsenin kolaylıkla boğulabileceği sonsuz bir deryadır.
Tümünü Göster