1. 26.
    +1
    not: (neo'nun arkasındaki ekranlar eski neo'lara ait değil. onun hesap edilebilen muhtemel yanıtlarının birer simülasyonu. aksi takdirde yüzlerce eski neo olmalıydı halbuki 5 tane var.

    mimar diğer neo'ların tümünün insan soyunun devamı için sağ kapıyı tercih ettiklerini söyledi. ancak bu sürecin diğerlerinden farkının karşılıklı aşk olduğunu belirtti. yalnız aşk değil. karşılıklı aşk. böylece eski trinity'lerin önceki matrixlerde de matrix'e girip neo'nun hayatı pahasına kendisininkini riske ettiğini ancak, eski neo'ların neden sol kapıyı seçmedikleri anlaşılabilir. zira eski trinityler eski neo'lara aşıkken eski neo'lar eski trinitylere aşık değillerdi.

    aşık olacağınız kişiyi seçemezsiniz. işte önemli nokta bu. çünkü matrix insanların hayatlarını sanki kendileri seçim yapıyormuşçasına, sanki onlara bir irade veriyormuşçasına kontrol eder. tüm seçimler hesaplanır ve ona göre insanlar matrix içinde yönlendirilir. insanlar da sanki kendi seçtikleri hayatı kendi iradeleriyle yaşıyormuş gibidirler. böylece ilk matrix'in çökme sebebi ortadan kaldırılmış olur. şimdi denebilir ki trinity aşık olmaya programlanmış ve neo da aşık olmamaya programlanmış. böylece kahinin trinity'nin aşık olacağını önceden bilmesi mantıksız olmaz. zira bir önceki matrixte de aşık olmuştu. tek fark bu sefer neo da aşık. kahin neo'nun aşık olacağını bilmiyordu ki. bakın kahin ilk filmde aşkla ilgili ne diyor:

    kahin: beklediğimden daha yakışıklısın. onun (trinity) seni neden sevdiğine şüphe yok.
    neo: kim? (burada anlıyoruz ki neo şu ana kadar trinity'e karşı bir şey hissetmiyor ve onun kendisine karşı bir şeyler hissettiğinden haberi yok)
    kahin: çok da zeki değilsin. morpheus seni neden bana gönderdi biliyor musun?
    neo: galiba.
    kahin: peki ne düşünüyorsun? sen o musun (one'ı kastediyor)
    neo: bilmiyorum.
    kahin: bu nedemek biliyor musun? kendini bilmek demektir. sana küçük bir sır vereyim. "one" olmak aşık olmak gibidir. kimse sana aşık olmanı söyleyemez sadece bilirsin. hayalarından kemiklerine kadar.

    neo trinity'nin ona aşık olduğundan bile habersiz. peki neo'yu kıvama nasıl getirmeli? nasıl trinity'e olan duygularını engelleyen programı değiştirmeli?

    kahin: işte bir çorek al (cookie) söz veriyorum yer yemez kendini yağmur gibi hissedeceksin. tataaaa işte. bu bölüm matrix i'in önemli bölümlerinden biridir. ayrıca trinity neo matrix'in içinde ölürken ona seslenmiş ve ölemeyeceğini çünkü aşık olduğu kişinin "the one" olacağını söylemişti. sonra da neo dirilmişti. tabi dirilmesinin bununla bir ilgisi yok.

    makine mi insan mı ?

    neo (mr. anderson "ademoğlu" ilginç değil mi?) bir insan. bunu yaralanmasından anlıyoruz. öte yandan, üzerine "one&" programı yüklü. bu neo'nun en büyük farklarından biri de neo'nun öncekilerden daha fazla "insan" kalmayı başarabilmesi. bakın mimar ne diyor:
    "although the process has altered your consciousness, you remain irrevocably human" yani, "her ne kadar bu süreç senin bilincini değiştirse de geri dönülemez bir şekilde insan kaldın". aslında kilit noktalardan biri de bu. neo, insan kalması sayesinde bir çok şeyin üstesinden gelebiliyor. demek ki önceki neo'lar bu kadar insan değillerdi. zaten bu kadar insan olmasalar, aşık olamazlardı.

    ajan smith nedir ?

    ajan smith aslında bu alemdeki tek insan. nasıl yani? şöyle; bir virüs gibi yayılıyor. matrix'e göre bir virüs yani o sisteme ait değil. virüsler her türlü bilgisayar sisteminin düşmanıdır ve ajan smith tek amacı yok etmek olan bir virüs olup matrix'in düşmanı. çoğala çoğala matrix'e aşırı yükleme yaptırmaya çalışıyor ve aslında matrixten gerçekten kurtulmaya çalışan tek kişi. ilk bölümde morpheus'u sorgularken "gerçekten buradan çıkmam lazım. özgür olmalıyım ve benim anahtarım senin kafanda. zion yok edildiğinde benim de burada kalmam için bir sebep olmayacak" diyor. neoyu öldürmesi halinde matrixten kaçabileceğini düşünüyor. çünkü neo ölünce matrix resetlenecek veya neoyu öldürmesiyle elde edeceği güçle matrix'i kapatacak ya da yok edecek. hatırlarsanız ilk bölümde neo'yu öldürmüştü. bu ona kendi kendini kopyalama kudreti verdi.

    ajan smith'in orada olmasının bir manası yok. orada olmayı istemiyor. o bir bilgisayar virüsü, çoğalıyor, bulaşıyor ve bozuyor. aslında aynen insanları tanımladığı gibi hareket ediyor. ilk bölümde insanları "bir yere gidersiniz, doğal kaynakları tükenene kadar çoğalırsınız, çoğalırsınız ve yaşamak için tek şansınız başka alanlara yayılmaktır. bu şekilde davranan başka bir tek organizma vardır o da virüs." şeklinde tanımlıyordu.

    bu teorideki ironi, ajan smith insanlığı, neo ise makineleri temsil ediyor. neticede smith sürekli olarak neoyu durdurmaya çalışıyor. neo da kendisine yükelenen "one" progrdıbını takip ediyor. neo, makineleşen bir insanı, smith ise insanlaşan bir makineyi temsil ediyor. neo, smith'in varlık amacı haline geliyor. "the purpose".

    neo neden ölmedi, neden dirildi ?

    ajan smith neo'yu öldüremez. çünkü onun ölmesi yasak, daha doğrusu programında ölmek gibi bir seçenek yok. yani görevini yerine getirene kadar ona ölme hususu tanımlanmamış. smith ile - ve + gibi karşıt tarafları temsil ettiklerinden ve the one progrdıbının bir bölümü bir şekilde smith'e yazıldığından o da ölemiyor. ve aslında smith de görevini tamamlamaya çalışıyor. kısacası ortada bir mulfunction var. matrix smith'i kullanıyor, neo'yu da kullanıyor. halihazırda kullanılmakta olan bir programı silmeye çalışırsanız ne olur ? hata verir. "program halen kullanıldığından silemezsiniz" benzeri bir ifade alırsınız. bu nedenle ilk filmde ne neo ne de ajan smith öldüler. öte yandan ikisinin bu girişimi, ikinci filmde smith'in kararsız hareket etmesine neden oldu. kararsız derken epey kararlı ancak sistemsel anlamda kararsız.

    anomali nedir ?

    mimar neo'ya der ki; "your life is the sum of a remainder of an unbalanced equation inherent to the programming of the matrix." yani senin hayatın matrix programından miras kalan dengesiz bir denklemin artıklarının toplamı diyor. ne demek bu? the one, yani biri üçe bölelim örneğin. 0.33333 diye gider bu. bir bilgisayar bu 3333 diye sonsuza giden rakamları bir noktada keser ve 1/3=0.333333 gibi bir sayı verir. şimdi bu sayıyı 3 ile çarpalım tekrar eski haline gelecek mi? 0.99999 ediyor. 0.00001 nereye gitti? işte neo budur. yani elemine edilemeyen bir artık. yani anomali.

    bazı rakamlar

    "jason payne açıklamalarında matrixin 101 ve 303 sayılarına takılmış durumda olduğunu ifade eder. neo'nun başlangıçtaki odası, merovingian'ın bulunduğu kat, 101 numaralı otobanda kovalamaca, trinity'nin elektrik santralini hack ettiği yerde girdiği parola. binary sistemde 101'in 6'ya yani 6. versiyona eşit olduğunu belirtir. (000 = 1, 001 = 2, 010 = 3, 011 = 4, 100 = 5, 101 ise 6'dır. yani 6. versiyon.) bununla birlikte burada bir hata bulunmaktadır.

    çünkü binary sistemdeki 101'i desimal sisteme çevirirken aşağıdaki formülü kullanırız:

    (1 x 2 ² )+ (0 x 2 ¹) + (1 x 2 º )= (1 x 4) +( 0 x 2) + (1 x 1) = 4 + 0 + 1 = 5 bulunur.

    dolayısıyla, 101, 6. versiyon demek değildir. 101, 5. versiyon demektir. bu durumda 3 olasılık ile karşılaşmaktayız.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster