0
#170
çabalamayı bırakmamalıydım zira deniz'in bana ihtiyacı vardı bunu söylemese de biliyordum en azından öyle olduğuna inanmak istiyordum. sonraki bir hafta böyle devam etti, deniz sürekli soğuk daha doğrusu hissiz tavırlar içerisindeydi. bileğim kopmanın eşiğindeydi ama gıkımı çıkartıp bir şey diyemiyordum zira deniz'i bırakamazdım o yüzden susup acıya katlanıyordum. bir haftanın sonunda çabalarım sonunda meyvesini verir gibi oldu. yine deniz'e kahvaltı zütürdüğüm sabahların birinde odasına girdiğimde oda eskisi gibi incin değildi. yine bir kasvet vardı ama etrafı toplamıştı deniz. bana günaydın derken ilk defa gülümsemişti, ben ona sarılmadan bana sarılmıştı. eskiye göre düşününce bunların hepsi kendimi yerden yere vurmak için birer nedendi ama yeni deniz için çok iyi davranışlardı. kahvaltıyı yaptıktan sonra ilk defa deniz'de benimle beraber aşağıya ailesinin yanına indi, ailesinin suratındaki şaşkınlık ifadesi beni ümitlendirmeye yetmişti. o gün akşama kadar deniz bizimle oturdu, gece çıktı odasına yattı bende o yatınca yattım. ertesi sabah daha da büyük gelişmeler vardı. birinin kapımı çalmasıyla uyanmıştım, kapıyı açtığıdma uyku sersemliğiyle önce gözlerime inanamadım ama sonra algım yerine geldi ve deniz'in elinde kahvaltı tepsisiyle beni beklediğini gördüm.
-bu sabah ben sana kahvaltı getireyim dedim dedi bana gülümseyerek.
-iyi yapmışsın aşkım dedim ve içeri geçsin diye kenara kaydım.
beraber kahvaltı yaptıktan sonra oturduk öylece odada ve sonra hiç beklemediğim bir şey oldu. deniz geldi sarıldı bana, sanki o sarılma söyleyemediği her şeyi anlatır gibiydi.
-toparlayacak mıyız utku dedi ağlamaklı bir ses tonuyla.
-toparlayacağız, hala birbirimize sahibiz dedim ona inandığımı göstermek için gözlerinin içine bakarak.
-sahibiz değil mi? dedi inanmak istercesine ve devam etti; ben o kadar kaybettim ki kendimi, kendime sahip değilken sana nasıl olacağım dedi üzgünce.
-ben hep seninim dedim gülümseyerek.
-beni hiç bırakma dedi ağlayarak.
sarıldım sıkıca ve;
-öldüğüm zaman bile istediğin zaman hissedebileceksin beni, zamanın sonuna kadar bırakmayacağım seni dedim.
ben bunları söyledikten sonra deniz açıldı, oturup ağlamaya başladı. bu sefer gerçekten hiçbir şey yapmadım ağlamasın diye, aksine sarıldım ve onun saatlerce omzumda ağlamasına izin verdim. içindeki irini kusuncaya kadar ağlasın istedim, bazen çok özlüyorum onu dedi bazen isyan etti ama gıkımı çıkartmadım. saatlerce ağladıktan sonra deniz yorgun düştü, uyumak üzereyken
-utku dedi cılız bir sesle.
-efendim hayatım dedim
öptü beni. kısa ama yoğun bir öpücüktü.
-seni çok özledim dedi uyumadan önce.
-bende seni sevgilim dedim gözleri kollarımda kapanırken...
Tümünü Göster