#143
deniz'i o halde görünce yaptığım ilk şey koşarak kafamı karnına yaslamak oldu. bir mucizeydi bu bebek, babası bendim içten bunu biliyordum ve günlerdir kafamdaki soruların hepsi bir anda yok olmuştu. bu bebek toparlayacaktı bizi, baba olacaktım ve deniz'de annesi olacaktı, daha da ötesi yoktu. ultrason artık umrumda değildi çünkü biliyordum, hissedebiliyordum bu bebeğin babası bendim. o an ağzımdan rüzgar lafı çıktı, evet bebeğimizin adı rüzgar olacaktı. kız da olsa erkekte olsa adı rüzgar olacaktı, rüzgar bebekti bu ve hayatımıza hoş gelmişti. kafamı kaldırıp baktığımda deniz bizi izliyordu ve usul usul ağlıyordu sonra büyük bir tutkuyla öptü beni, tutamadım bende kendimi * annem vardı amk evde ama umrumda değildi *. hayatımda hiç bu kadar saf sevgiyle seviştiğimi hatırlamıyorum, o kadar özeldi ki. bir süre deniz'e sarıldım, biliyordum uyumuyordu. kalktım, portakalları soydum, iki aşkımında * ki içime doğmuştu rüzgar kız olacaktı, prensesim diyecektim ben ona * beslenmeye ihtiyacı vardı. bir kaç dakika sonra odaya girdiğimde deniz hala uyanıktı, ellerimle deniz'i besledikten sonra uyuması gerektiğini söylerek ona sarıldım ve uzun süredir uyumadığım kadar huzurlu bir uykuya daldım. o hafta öyle geçti, ultrason günü geldiğinde ikimizde çok heyecanlıydık, ben izin almıştım okuldan beraber gitmek için annemde başbaşa gidelim diye gelmemişti bizimle. sabah erkenden uyandım, zaten gece de zar zor uyumuştum. kalktım bir kahve yaptım bir de sigara içtim, neden sonra sigarayı içerken aklıma bebek geldi bırakmak gerekliydi, kokusu bile rahatsız edebilirdi prensesimi
* . kendime geldikten sonra duşa girdim, sonra kahvaltı hazırladım deniz'i uyandırdım öperek, beraber kahvaltı yaptık annem ben deniz. kahvaltıdan sonra deniz'de bir duşa girdi sonra randevu saatine 1 saat kala evden çıktık. hastaneye vardığımızda yarım saat vardı. deniz'in heyecanı her halinden belliydi, bu arada doktorla konuşup haberi ailesine yüzyüze vermek istediği için ailesine söylememişti. muhabbet ederken hemşire geldi deniz'i çağırdı haliyle bende yanında gittim, resmen mutlu bir çift gibiydik ama yüzükler ekgibti ve bu kafamı kurcalayan bir sorundu ve eminim ki denizinde kafasındaydı ama aceleye gelecek bir şey değildi bu, özel olmalıydı...
2.
144
deniz'le içeri girdiğimizde doktor önce deniz'i muayene odasına aldı bende o arada bekledim. bir süre sonra doktor ultrason için beni de çağırdı. başlamadan önce hangi ayda olduğumuzu bilmediğini o yüzden pek bir şey göremeyeceğimizi söyledi. deniz'in karnına jeli döktükten sonra meraklı bekleyiş başlamıştı. önce, gümbür gümbür atan bir kalbin sesi duyuldu. sonradan deniz'in söylediğine göre bu sesi duyduğumda suratımda kocaman bir sırıtma oluşmuştu ve ağlamaya başlamıştım. her hücrem mutluluktan patlayabilirdi, bebeğimin kalp atışlarını duyuyordum ilk defa. sesten bir dakika sonra görüntü geldiğinde deniz benden de çok ağlıyordu. oradaydı, o siyah beyaz ekranda bizim aşkımızın meyvesi duruyordu. minnacık ama gümbür gümbür atan bir kalbe sahip, 2 ay 1 haftalık bebeğimiz! doktora aldırış etmeden deniz'i öptüm ki zaten o da alışık olduğunu söyledi sonradan böyle şeylere. büyüklüğü, kalp atışları kısaca her şeyi çok sağlıklıydı rüzgar'ın. daha şimdiden bir isim koyduğumuzu duyunca doktor da gülümsedi bize. 5 dakika sonra ilk ultrason resmimizle ultrason odasından çıktık. deniz doktoru çok beğendiği için ki bence de çok iyi bir insana benziyordu kadın doğum doktorumuzu bulmuştuk. bir süre deniz'le hamilelik üstüne ve yapması gerekenlerle yapmaması gerekenler hakkında konuştu. eğer bir sıkıntı duyarsak diye bir kaç kitabın adını ve bir pgiboloğun numarasını verdi en son bir daha ki randevunun * 1 ay sonra * zamanını da verdikten sonra ve denizin son dakikadaki yolculuk sorusunu * sıkıntı yoktu bu aylarda * yanıtladıktan sonra ağzımız kulaklarımızda eve doğru koyulduk. annem evde büyük bir sabırsızlıkla bekliyordu ve yalnız değildi. babam gelmişti izmir'den uçakla, kaan'da süpriz yaparak babamı havaalanından almış başak'la beraber bize gelmişti. kapıdan girdiğimizde hemen soru bombardımanı başladı tabi, bizde oturduk her şeyi anlattık, ultrason fotoğrafını gösterdik. annem mutluluktan ağlıyordu, babamın keyfine diyecek yoktu, kaan sanki başak hamileymiş gibi çok mutluydu başak'la deniz ise klagib hormonal tepkilerini ortaya koymuş sarmaş dolaş ağlayıp gülüşüyorlardı. kaan hemen yeğenim muhabbetine girmiş, rüzgar hakkında planlar yapmaya başlamıştı, babam ise erkek erkeğe bunu ıslatmamız gerektiğini söylüyordu. akşam için plan yapılmıştı bile aslında, kızlar evde kalacak bol bol bebek muhabbeti yapıp östorojen içinde boğulacak biz de beraber testosteron içinde yüzecektik erkek erkeğe. akşama kadar kafam neredeyse deniz'in karnından kalkmadı hiç, bol bol rüzgar'la konuştuk, herkesin nasıl sabırsızlıkla onu beklediğini, şimdiden ne kadar çok sevildiğini anlattım durdum. arada deniz kıskanıyor, ilgimin tamamen bebeğe kaymasından rahatsız olduğunu söylüyordu bende gönlünü almak için ona sarılıyor, öpüyordum. akşam babam ben kaan evden çıktık, tek eksiğimiz can abiydi ama o da telefondan belli etmişti sevincini en kısa zamanda yeğeninin fotoğrafını görmek istiyordu! gittiğimiz yer çok kalabalık değildi, babam ben kaan oturduk söyledik rakıları mezeleri. babamın yüzündeki gurur hekes tarafından okunabiliyordu, kaan ise gerçekten en az benim kadar mutluydu. arada deniz'i arıyordum bu yüzden dalga konusu bile olmuştum, deniz'den telefonu karnına koymasını istediğimdeyse deniz kıskanıyordu ama umrumda değildi
* bol bol içtik, kutladık, babam gururunu dillendirdi, duygusallaştı, baba oğul konuşmamızı yaptık ki kaan'da artık onun bir oğluydu ikimize de hitap ediyordu biliyorduk. eve gittiğimizde deniz yorgunluktan kanepede sızmıştı, aldım onu yatağa taşıdım ve huzur-mutluluk combosundan patlar biçimde yanına kıvrıldım...