1. 551.
    0
    kerkenez fundayı bana ayarlasana lan.

    oha amuğa koyim. duyar duymaz beynim durdu. kalp atışlarım hızlandı. elim ayağım falan titredi ve o sinirle panpama hay senin o ayran gönlüne dedim. sırıttı.
    aslında ben sırıttırmak amacıyla söylememiştim. çünkü nedenini tam olarak anlayamadığım şekilde çok kızmıştım panpama. aslında nedeni şu idi ki yine canı sıkılanın, yine bunu dert edenin kendim olacağını hissediyordum. fundanın beni korkutan tavırları, benim artık kördüğüm haline gelmiş esra düğümüm yetmiyormuş gibi hiç hesapta olmayan panpam tam bu olayların ortasında diken gibi fırlamış oluyordu.

    panpam konuşmaya başladı.
    lan olum bu funda seninle konuşuyor, aranız iyi. sen bir şekilde bu konuda ağzını ararsın dedi.
    o anda lan manyakmuallakzütverenpuşt, ne alakası var olum, aramız nereden iyi oluyor, ne zaman funda ile konuştuğumuzu gördün, sen ne biçim yakın panpasın, benim kimse ile gözgöze gelmemeye çalıştığımı da mı hissettmedin, şurada kaç gündür ruh gibiyim, sence neden, haydi bunları geçtim ben karşıdan bakınca pekekent gibi mi duruyorum, senin var ya ben neyse bir şey demiyorum amuğa koyim demek geçse de kendimi frenledim. ne de olsa eski panpam idi. zor zamanlarımda yanımda olmuştu. şimdi yeni bir zor zaman ile mücadelemde bir de onun kalbini kırmayayım dedim ve la bi sigtir git, ben funda ile ne zaman konuştum amk. kendi başının çaresine bak dedim.
    yüzünü astı. lan ne olur amuğa koyim, hem senin ayrı bir havan var yaparsın sen bunu dedi. canım çokça sıkkındı. ya bi git dedim ve yanından ayrıldım. çünkü bu işi yapamayacağımı düşünüyordum. belki panpam neden yapmıyor bu işi, ne sakıncası var acaba diye düşünebilirdi, onun da bilincindeydim ama yapacak bir şey yoktu. en yakın panpam dahi olsa, benim gibi içine kapanık bir asosyal bin konuşmayı sevmezdi. hele hele bu tarz konularda hiçbir şekilde ser verip sır vermezdi. bu tarz konular dediğim kendimin dahi tam anlamıyla çözemediği konular.

    o gün okula dair panpamın asık suratı aklımda kaldı sadece. aslında okul artık benim için gitmesi zorunlu bir yer olmaya başlamıştı. bilirsiniz panpalar. bir şeyin içine mecburiyet giriyorsa o şey sizin gözünüzde değerini yitirmiş demektir. bazen çiftler mecburen boşanmaz misal ama o evlilik hiçbir şey ifade etmez. yine misal bazı futbocular takımdan gönderilemez mecburen oynatılır. ama faydası zararından azdır gibi. yani benim okula gidişlerim bir memurun sabah 9 da işe gitmek zorunda olması şekline dönmek üzereydi.

    eve vardığımda kendimi zihnen çok yorulmuş hissediyordum.
    bir an önce uyumak fikrinde iken babamı erken sayılabilecek o vakitte evde görmem, beni şaşırtacak olayların gerçekleşeceğinin habercisi idi.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster