1. 776.
    0
    #139

    kaan'la içtiğimiz sigara kahve bana iyi gelmişti, kafamı rahatlatmıştı en azından. yukarı çıktığımızda başak'ın tipinde bir gariplik vardı, sanki bir şeyleri saklıyordu, bir şeyleri baskılıyor gibiydi. o halini görünce aklıma binbir türlü şey geldi amk, o panikle yardırdım odaya. gördüğüm manzara kafamdakilere hiç uymuyordu, deniz halinden gayet memnun bir biçimde yatakta yatıyordu hemen koştum yanına biraz sert hareketlerle ne oldu ne dedi doktor diye sordum endişeyle. önce sustu bir süre, sonra hiç görmediğim bir gülümsemeyle gözlerimin içine baktı ve;

    -artık üç kişilik bir aileyiz. dedi bana.

    ilk bir kaç saniye denizin ne demek istediğini algılamaya çalışmakla geçti. derler ki bir erkeğin sevgisi o'nun eşininin hamilelik haberine verdiği tepkiyle ölçülürmüş benimki de bunu kanıtlar biçimde olmuştu. attığım sevinç çığlığını ta dışarıdan kaan ve başak duymuş, koştur koştur odaya girmişlerdi ama o sırada çoktan deniz'in dudaklarına yapışmıştım. yukarıdaki beni yanıltmayı seviyordu anlaşılan, daha mutlu olamam dediğim her andan sonra bana o mutluluğun mislini yaşatmıştı. şimdiyse sevdiğim kadın benden bir çocuk taşıyordu diye düşünürken acaba sorusu düştü aklıma. bir anda bütün heveslerim, kursağımda kaldı. deniz mertle beraber olalı 1.5 ay olmuştu neredeyse ve pekala bu çocuğun babası mertte olabilirdi ama deniz'e bunu en ufak biçimde ima etmem her şeyin sonu olurdu. biraz izin isteyip kaan'ı da alarak bahçeye çıktım. kaan bir takluk döndüğünün farkındaydı çünkü suratımdaki ifade mutlu bir insanın ifadesi değildi haliyle hemen ne olduğunu sordu bende kafamdaki düşünceyi anlattım. başta yok olamaz falan dese de belliydi ki kaan'ın kafasında da soru işaretleri oluşmuştu. babanın kim olduğunu anlamanın tek yolu, 1 hafta sonraki ultrasonda bebeğin kaç haftalık olduğunu öğrenmek olacaktı. kısaca en yaman çelişkilerle dolu bir haftanın beni beklediğini bilerek yukarı denizin yanına çıkmaya başladık...
    ···
   tümünü göster