1. 276.
    +2
    bulaşma, sakın bulaşma...

    eğer son çaren bu değilse, ilaç kullanmak artık silahında kalan son mermi değilse, sakın bulaşma.

    evet, kırıyor zincirleri. kafandaki saçma sapan düşüncelerinden kurtuluyorsun. ama biliyorsun ki hiçbir şey karşılıksız değildir. senden alıyor, zütürüyor bazı şeyleri.

    zamanla insanlığını kaybediyorsun. insani duygularını. üzülmek, sevinmek, mutlu olmak, mutsuz olmak, gülmek ve çoğu zaman ağlamak. bunları kaybediyorsun. senin için önemli olan ne varsa, birdenbire silinip gidiyor. korkuların, endişelerin, geleceğe dair seni düşündüren şeyler. ellerinin arasından kayıp gidiyor. dünü, yarını düşünmüyorsun. bugünü yaşıyorsun. hatta bugünü bile değil, anı.

    çok sevilen, özenilen carpe diemin gerçek yüzünü görüyorsun. geçmişin ve geleceğin olmadan bir hiçsin. insanların neden bu kavrama bu kadar tutkuyla bağlandıklarını anlamıyorsun. seni sen yapan geçmişin çünkü, hayallerinle varsın. bu ilaç bunları alıyor, geriye ne kalıyor peki?

    boşluk. tamamen normalize bir hayat. düz çizgi, kırılmalar yok. inişler, çıkışlar, çöküşler ve yeniden doğuşlar yok. korku yok...

    korku yoksa daha ne? deme. korkusuz bir hayat düşün. şu anda, şu yazıyı okurken, pencereden atlamaman için hiçbir sebebin yok. ölümden korkmuyorsun. yarın okula, işe, her nereye gitmen gerekiyorsa, gitmen için bir sebebin yok. gitmezsem kötü olur benim için!, yok.

    uyku var, bol bol uyku. rüyaların var. seni güzel rüyaların beklediğini sanma. her gece, sevdiğin insanları kaybedebilirsin,

    kilo var, çok kilo var. 3-5 kilodan bahsetmiyorum. 20-25 kilo var. yedikçe yer, yedikçe yatarsın. sorun yok, artık onlar da bir problem değil nasıl olsa. ilacın kuralı basit: beni kullan, ben de seni...

    seçim senin. bu saçma sapan döngüyü kıracak gücü kendinde buluyorsan, uzak dur. istediğin sentetik mutluluksa bir bardak su koy kendine, gözlerini kapa ve kendini o küçük, beyaz şeye emanet et. her geleni sıcak karşılar, merak etme.
    ···
   tümünü göster