1. 51.
    0
    Dağılmış, saçma sapan bir hayatın tam göbeğinde tutunmaya çalışan, elini neye atsa tuz buz eden, her tuz buz ettiğiyle biraz daha köşesine çekilen, korkmuş, üzülmüş ama en çok da ürkmüş bir insan gibi görünür aynadaki…
    belki de gerçekten yoktur bunları olduğu gibi, eklemeden çıkarmadan anlatabileceğiniz, ekleme çıkarma hevesinde olmadan dinleyebilecek bir “en yakın”. güzel birşeyler olduğunda biriktirip heyecanla anlatacak, elini tutacağınız sarılacağınız, herşeyinizi katıksız paylaşacağınız, hep varlığının peşinde koştuğunuz, ulaştım zannettiğinizde keybettiğiniz…
    zamanında olanlar hep gitmişler, gittikten bir süre sonra pişman olmuşlar, geri gelmek istemişler belki… ama siz dağılmışsınız, paramparça olmuşsunuz, çok geç kaldıklarını bir türlü anlatamamışsınız… çünkü hep o kadar kolay sunmuşsunuz ki herşeyinizi onlara, ne menem birşey olduğunu anlamaları için kaybetmeleri gerekmiş, ve siz yalvarmışsınız hep “noolur gitmeden anla” diye…
    hayır, öyle muhteşem bir insan değilmişsiniz zaten, değilsiniz… hatta ne zayıflıklarınız, ne sıkıntılarınız var sizin de… somut, soyut, nasıl bir sınırda hayat…
    belki, çok, gerçekten çok dengesiz bu dönem hayat size; takmak zorunda kaldığınız maske her gün daha da ağırlaşıyor, artık taşıyamıyorsunuz; ama ne kötü ki taşıyamadığınızı -bırakın başkalarını- kendinize bile söyleyemiyorsunuz, o kadar sahtekarsınız yani dünyaya…
    yani hiçbir derdiniz yok aslında,
    ve yani çok büyük bir derdiniz var sizin de aslında…
    ya da aslında;bugün hava biraz kapalı sanki, o yüzden yapışmış üzerinize bu iç sıkıntısı…
    dert etmeye gerek yok,
    bir yağmur yağsın, dağılır bulutlar, kaybolur kasvetli hava.
    ···
   tümünü göster