1. 26.
    0
    bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı.

    evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküpyıkadı. sonra eşinin önüne koydu.

    -bunlar dünyanın en şanslı meyveleri dedi. inci hiç konuşmadı.

    -sorsana "niye" diye..

    inci kızgın kızgın: -niye? diye sordu.

    -çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. inci şaşırmıştı. bir anda yüzünün ifadesi yumuşamıştı.

    -bunlar senin sevdiğin meyveler senin için aldım.

    -hayret bir şey! her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. aslında bu beklediğim istediğim bir şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım"

    -ama şimdi kıymeti yok. çünkü sana çok kırgınım meyve alarak gönlümü alamazsın.

    -özür dilerim seni kırdığım için.

    sonra bülent yere diz çöktü.

    -cezam neyse razıyım. ama bir tek şey istiyorum senden. seni delice seven bu adamı senden mahrum etme. bülent yere çömelmiş boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu.

    inci kıkır kıkır gülmeye başladı.

    -affetmek o kadar kolay değil. bakalım hangi cezalara katlanabileceksin dedi.

    bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü. bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü...
    ···
   tümünü göster