1. 1.
    +4
    insan üzerine ( part 2 )

    içinde bulunduğum öyle yenilir yutulur cinsten değil. dünyalar güzeli bir kızın, beline kadar uzanan kömür karası saçlarının arasındaki tek bir beyaz telin düştüğü durum gibi. bedenler aynı, giysiler aynı, alışkanlıklar aynı, ruhlar farklı. düşünceler farklı. çevrende onlarca arkadaşın varken kendini yalnız hissetmek benimkisi. hani derler ya “ruh ikizimi arıyorum” diye. ikiz olmasına gerek yok, uzaktan akraba bile olsak yeter bana.
    insanlara bakıyorum. tedirgin, telaşlı. bir de kendime bakıyorum, yeni ölmüşçesine sıcak ve tepkisiz, en olağan üstü şeyleri bile normalmiş gibi karşılayan biri. insanları izliyorum, sürekli birşeylerin peşinde. kendime bakıyorum, birçoğunun daha bilmediği şeyler çoktan ezberlemiş ve unutmuşum bile. insanlar kör, insanlar bencil. paylaşmanın verdiği mutluluğu yeni yeni kavrayan küçük bi çocuğun, oyuncağını bir başka yaşıtına verirken ki tedirginlik var insanların üzerinde. halbuki kapılarını başkalarına açsa insan, başka insanlar gelse o kapılardan girse, tanısa insanlar birbirini, anlamaya çalışsa. ben mi erken gördüm diyorum bazı şeyleri, sadece güçlünün sağ kalabildiği o acımasız arenalara benzeyen hayat arenasına erken mi adım attık yoksa diyorum.
    sigaram bitiyor, dolduruyorum bardağı. birinizde çıkıp demiyor ki oğlum bardağı niye dolduruyosun yaksana bi sigara daha. işte insanlar böyle, farkındalığı zayıf, kişilikleri gibi. bulunduğu kabın şeklini alan insanlar. gülüyorum içimden, hatta bazen dışımdan, kahkahalarla. yok diyorum beş bin küsür yıl olmuş ötzi’den bu yana, insanlar hala aynı. sen iki satır yazdın diye insanlar değişecek değil ya diyorum kendime. işte o zaman amigdalasını gibesim geliyor tüm insanların. tüm ilkel duygularını bir çırpıda katledesim geliyor. belki o zaman güncel dürtülerini uyarabilirim diyorum. suya düşüyor hayallerim, hangi fahişe becerilmekten zevk almış ki diyorum. vazgeçiyorum. herşeyden olduğu gibi.
    ···
   tümünü göster