3. grup (yörük tayfası) ve elde etme yolları, ilişki ve ilişki sonrası:
Hani türk filmleri’nde zengin kız ve fakir oğlan arasında “benimle param için birliktesin” muhabbeti geçer ya; amacınız biraz takılıp gezmek, bolca da para yemek ise yapmanız gereken şey gidip antalya’nın yerlisi bir ailenin kızına yanaşmaktır. Lakin bu kızların asıl hedefleri, bolca düğün dernek gezmek ve en önemlisi de kendi düğününü bir an evvel görmek olduğundan, biraz fazla kaptırırsanız, kendinizi nikah masasında bulursunuz. Genel olarak, beyaz tenli, kırmızı yanaklı, siyah saçlı, büyük oranda çekik gözlü, çıtı pıtı ama bıngıl bıngıl hatunlardır. Hani şöyle köy yerinde olsanız, dere kenarında şalvarını sıyırıp 3 posta gitmek isteyeceğiniz türdendir. Gel gelelim, gerdek gecesinde hamile kalmayı çok seven bu kızlar, doğumdan sonra çay tabağından fırın tepsisine dönüşür. züt bir tarafa göbek bir tarafa gider. Beyaz tenleri birden kararır ve gözler yanakların içine gömülür. Bir zamanlar sükse yaptığı araba, kırmızı ferguson massey traktöre, uggları sarı çizmelere ve chanel marka etolleri de al yazmaya evrimleşir. (şekil -1)
şekil-1:
http://i.capsspot.com/s/6/6/135931.png
Antalya’nın yerli ve zengin ailelerinde, çocuklar arasında mal ayrımı yoktur. Erkeğe 10 daire verilecekse, kıza da 10 daire verilecektir. Bu nedenle, her şeyden bihaber servet avcılarının bir numaralı hedefidir bu kızlar. Lakin şu da vardır ki, her ne kadar gençler ailelerini kandırıp, arabaydı, kıyafetti yığdırsa da iş ciddiye binince, Antalyalılar kadar cimrisini göremezsiniz. Herkes kayserililer’i para canlısı zanneder oysa asıl para canlısı Yörük tayfasıdır.
Hep gelsin, hiç gitmesin mantığıyla keselerini sıkı tutarlar. Görünüşte 50 tane apartman, 3 benzin istasyonu sahibi olan bu über zengin ailelere bakınca, aile reisinin aynı ayakkabıyı 15 sene giydiğini, son 10 senedir her düğüne ve bayrama aynı takım elbiseyle katıldığını falan görebilirsiniz. Ama şu da vardır ki, başınız yanarsa şayet, görüp göreceğiniz en acayip düğünlerden birinin kahramanı olmaya hazır olun derim. Mahalle arasında düzenlenen plastik sandalye manzaralı ve piyanist şantörlü kına gecesinin ertesinde, Sheraton ya da The Marmara otellerinin birisinde düğününüz yapılır. Altın varaklı tabaklarda, ana yemek olarak kızın babasının kestirdiği 40 keçi sunulurken, istemsizce zıplaya zıplaya “gaydırıguppak cemile” oynarken bulursunuz kendinizi. Balayında ise, sonraki tüm boş zamanınızda gideceğiniz yer olan “yayla”da takılırsınız muhtemelen.
Genel olarak zütten bacak diye tabir edilen bu kızlar, ufak tefek dursa da şeytana pabucunu ters giydirebilecek kadar numaracıdır. Dil pabuç gibi, eli sıkıdır. babamın sıklıkla “50 santimi yerin altından gider bunların” demesine oldukça hak veririm.
Bu tip kızları arayıp bulamazsınız aslında. Genelde bir yerde karşınıza çıkarlar. Bulunduğunuz ortama girerler ama başka sebepten oradadırlar. Kimbilir belki de gizlice öğretilen bir taktiktir bu. Siz yanaşmadıkça o da size yanaşmaz. Ya da aklında haince planlar var ise, gelip sizi bulur. Önce biraz göz boyar, sonrasında ise dıbınıza koyar. Eğer ki yaz sezonunda iseniz, bu kızları rüküş görüntüleriyle ters düşen avuçlarındaki kınalardan tanıyabilirsiniz. Demiştim ya, düğünleri çok severler diye…
Eğer ki başarabilir ve geç de olsa ayrılabilirseniz ve de ayrıldıktan sonra, kızın akrabaları tarafından dövülmeyip, hayatta kalırsanız, bir ömür boyunca “baban şöyle, baban böyle” diye doldurulmuş bir çocuğa, hafta sonları ebeveynlik edeceğinizi bilmenizi isterim. O nedenle biraz gezin tozun. Paralarını yeyin. Kontör aldırın. Yemek ısmarlatın. zütünü falan elleyin. Sonra bırakın. Zira ne yaparsanız yapın, evlenmeden gibmeniz çok zordur.