#68
kafamda hafif hafif şekillenmekte olan bir plan vardı ama yine her zamanki gibi bol çalışma gerektiren bir plandı. denizin doğum gününden 2 gün önce ona apar topar izmire gitmem gerektiğini, annemin rahatsızlandığını söyledim. o beni izmirde zannederken ben hazırlıklarıma başlamıştım ve yine her zamanki gibi kaan'ın yardımına ihtiyacım vardı. doğum günü sabahı denizi telefonla arayıp uyandırdım ve konuşmaya başladık.
günaydın aşkım dedim telefondan bile belli olan gülümseyen bir sesle.
günaydın sevgilim dedi o da uyku sersemliğinin getirdiği tatlılıkla.
doğum günün kutlu olsun bitanem, bizim de günümüz kutlu olsun. dedim sakince
keşke burada olabilseydin dedi üzülerek.
gelince kutlarız birtanem, biliyorsun yanında olmak için her şeyi yapardım dedim.
biliyorum aşkım dedi iç çekerek.
hava nasıl diye sordum.
bilmiyorum dedi.
çıksana cama dedim
tamam bakayım bir saniye dedi.
o bir saniye deyince bende bir sürü balona bağladığım 12 tane gülü ve doğum günü için yazdığım notu cdıbının önünde saldım. önce balon ve güllerden beni göremedi ama yüzündeki şaşkınlık her şeye bedeldi. hemen telefonu aldı eline
neredesin sen diye sordu.
baktığın yerdeyim bir ömür boyu aşkım dedim ve hemen camı kapatıp aşağıya indi.
bir yandan gülüyor bir yanda da gözlerine inanamıyordu.
ne zaman geldin dedi.
hiç gitmedim ki dedim.
e annen dedi.
iyi merak etme, süpriz için öyle dedim. dedim.
şapşal deyip bir tane vurdu sonra öptü beni.
bir kere daha sarıldıktan ve öptükten sonra bende okula gittim. planın ikinci kısmı kaan'ın odtü'de tanıdığı bir arkadaşı tarafından yapılacaktı. bir ders aralarında elinde bir pasta ve bir kutlama mesajıyla daha denizin yanına gidip pastayı ona verecekti. deniz pastayı keserken beni aradı, beraber bir dilek tuttuk o mumu üflerken sonra biraz daha konuşup akşam için sözleştik. daha süpriz bitmemişti amk, son bir şey vardı. okuldan sonra eve gidip duşa girdim. duştan sonra kahve sigara keyfimi yaptıktan sonra üstümü değişip denizi aldım evden. her zamanki gibi yine çok güzeldi, bu sefer elimde gül yoktu başka bir çiçek vardı *söz gecesi kızdı diye* ters ters baktı bana;
gülüm nerede dedi.
kızmıştın artık gül getirmiyorum dedim.
özür dilerim dedi tekrar sonra sarıldım arabaya bindik. daha önceden süpriz için ayarladığım bir restorana gittik oturduk. bir süre sonra garson geldi siparişlerimizi falan verdip konuşmaya başladık. bir süre sonra garson şu yemek servis tabaklarıyla geldi böyle kapalı ağzı falan denizin önüne koydu bir tane sonra çekti gitti. deniz ne oluyor derken ben kalktım oturduğum yerden tabağın kapağını açtım, içinde bir tek anahtar vardı.
birinci senemiz kutlu olsun denizim. senin olduğun her yer benim evim, istediğin zaman gelebilirsin.. dedim kulağına fısıldayarak.
evet beyler doğum günü hediyesi ve birinci yıl hediyesi olarak denize ev anahtarımı vermiştim. şimdi bazılarınız sorgulayabilir o kadar şey yapmışsın kıza vere vere evinin anahtarını mı verdin diye fakat işler öyle değil amk. benim gözümde birine evim diyebilmek, ona anahtarımı verebilmek sonsuz güvenin, sevginin simgesiydi o zamanlar gerçi hala öyle.
o da anlamış olacak ki inci taneleri akmaya başladı gözlerinden, sildim ellerimle sarıldım
seni seviyorum denizim diyebildim sadece..
daha sonra yemekleri yedik, onu eve bırakırken aşağıda bize kal bu gece dedi, ezgi evde değildi anlaşılan. beni içeri çağırırkenki bakışları gece için yaptığı planları belli eder derecedeydi
*