bu da benim hikayem

#59

düşüncelerin ve gerginliğin de etkisiyle uzandığım yerde annem saçlarımı okşarken uyuyakalmışım. beni uyandıran denizden gelen telefondu büyük bir hevesle açtım ama o heves çatır çatır kursağımda kaldı.

beni aramışsın kuafördeydim duymadım.
evet otele gelmiştim konuşalım diye.
ne konuşacaktın?
bilmem sen söyle, soğuk davranan sensin.
ne soğukluğu utku, işlerim vardı.
peki hayatım.
bi saat sonra falan otelden alırsın bizi uygun mu?
uygun canım.
görüşürüz bir saate.
tamam.

telefonu kapattığımda resmen ağlayacaktım beyler, nedenini bilmediğim bir şekilde denizden bana sadece poyraz esiyordu bugün ve bu poyraz gönül yelkenlerimi kırıyordu.

annemlere bir saat sonra çıkacağımızı haber verdikten sonra kaan başak ve naz'ı aradım bir saate kadar bizde olmalarını söyledim. gerekli telefon görüşmelerini bitirdikten sonra gittim duşa girdim üstümü başımı değiştirdim. bir tek benim arabaya sığmayacağımız için babamda arabayı alacaktı. kaan başak ve naz geldikten sonra üçü benim arabaya bindi bir de denizi alacaktık, babamlarsa denizin ailesini alacaktı. otelin önüne geldiğimizde kendime gelmem biraz zaman aldı. deniz her zaman benim gözümde güzeldi, hatta başka kimseyi görmeyeceğim kadar güzeldi ama bu akşam ayrı bir güzeldi. kendimi toparlar toparlamaz hemen arabadan indim, önce annesini babamların arabasına bindirdim sonra denizin kapısını tuttum ve her zamanki gibi kırmızı tek bir gül verdim ama daha alırken yine kırmızı gül dedi, benim içim acıdı. gülü alırken verdiği tepkiler gecenin habercisiydi..