1. 176.
    +1
    #52

    sabah büyük bir heyecanla kalkıyorum ama bunu belli etmemem lazım çünkü bütün gün evde kalabilmek için hasta ayağına yatmam lazım. deniz kalkıyor benim kalkmadığımı görünce biraz gürültü yapıyor uyanmam için, biliyorum hala triplerde ama olsun diyorum. bir süre sonra, kalkmadığımı görünce meraklanıyor ve utku diye sesleniyor günler sonra. beklediğim sesi duyunca uyanıyor numarası yapıyorum, gelmiyor musun diyor yok biraz rahatsızım evde kalacağım diyorum suratı bir anda değişiyor ama peki sen bilirsin deyip odadan çıkıyor. bir süre sonra tamda tahmin ettiğim gibi kaan'ı yanıma yolluyor. kaan beklediğim haberi, yani kızların dışarı çıktığını, veriyor ve plana başlıyoruz. kızların görevi denizi bütün gün evden uzak tutmak.

    plan şu;

    izmiri bilenler bilir, çeşme alaçatı yolunda kocaman bir ağacın olduğu sapak vardır. bütün deniz manzarasına hakimdir baya da güzel mekandır. neyse benim planıma göre evden denizi oraya yönlendirecek bir sürü işaret yapacağım sonra da denize orada teklif edeceğim. şimdi bunun neresi romantik diye düşünenleriniz olacak önemli olan o yönlendirmeler. bütün gün it gibi uğraşıp yönlendirmeleri hazırlıyoruz, bu arada emniyetteki arkadaşlara durumu bildiriyoruz ki ne oluyor demesinler. o yolu çok fazla bilen insan olmadığı için sorun da olmuyor açıkçası. akşam üstüne doğru kaan beni arabayla oraya bırakıyor daha sonra da arabayı eve park edip deniz'in yanına gidiyor ve benim fenalaştığımı onu çağırdığımı söylüyor. buradan sonrasını, tekliften sonra denizin bana yazdığı bir kağıttan direkt yazıyorum. kısa çizgiler arasındaysa kendi görüşlerimi katacağım.

    • **

    kaan fenalaştığnı söylediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. günlerdir sana olan sinirim bir anda geçmişti ve en hızlı şekilde senin yanına gitmek istiyordum. o kadar sinirliydim ki sana kendini bir anda bu kadar rahat biçimde tehlikeye atabildiğin için... koştura koştura eve geldiğimde ve sana seslenip cevap alamadığımda çok korkmutşum. hemen odaya çıktım, yatak bomboştu sadece bir zarf vardı üstünde. uzun adımlarla zarfa doğru ilerledim, açtığımda senin o minnacık yazını tanımıştım.

    biliyorum bana kızgınsın şu an böyle bir bahaneye başvurduğum için ama başka türlü gelmezdin, özür dilerim aşkım. şimdi arkanı dön ve kapı kolundaki ipi takip et, bittiği yerde seni başka bir zarf bekliyor.

    kapıdaki ipi fark etmemiştim ne yalan söyleyeyim, ta arabaya kadar gidiyordu o ip ama ben o kadar panikle girdim ki eve farkına varamadım. arabaya gittiğimde bir zarf ve tek bir kırmızı gül bekliyordu beni, tabi ki önce zarfı açtım.

    arabayı çalıştır ve ana yola çık, ihtiyacın olan her şey yolda. seni seviyorum denizim, iyiki hayatımdasın...

    beni nelerin beklediğini bilmeyerek, büyük bir merakla arabayı çalıştırdım ve ana yola çıktım. başta ne aramam gerektiğini bilemediğim için serseme döndüm daha sonra yol tabelalarının altındaki kartonları fark ettim.

    dümdüz ilerle aşkım, yavaş sür lütfen.

    200 metre ileride sola dönüş var, karanlıkta geliyorsun dikkatli ol lütfen.

    doğru yoldasın sevgilim, az kaldı...

    şu an gittikçe bana yaklaşıyorsun, seni çok özledim...

    arabayı park et ve sinyali bekle birtanem... - burada araya girme zorunluluğu hissediyorum, denize arabayı park et dediğim yerin çok yakınındayıdm ama onun beni görebileceği bir yerde değildim arabanın sesini takip ediyordum sadece, biraz da şansa bırakmıştım her şeyi * -

    arabayı park ettikten sonra etrafıma bakındım durdum, bu yüzden işareti fark etmem biraz zaman aldı. kafamı yukarı kaldırdığımda havada içinde mumlar olan uçan balonlardan vardı bir sürü. yaşadığım şaşkınlık o gece için başlangıçtı, çok güzellerdi. - flying lantern dedikleri şey gavurların, google'dan resimlerini bulabilirsiniz, dilek balonu diye de geçiyor -

    mumların hepsinin uçurulduğu yere doğru yürürken bir ip daha gördüm, beni bir ağaca doğru zütürüyordu, dallarında numaralandırılmış zarfların olduğu. merakla 1 numaralı zarfı açtım;

    hoş geldin hayatım, çok güzel görünüyorsun.. lütfen süprizi bozmamak adına zarfları sırayla aç

    ikinci zarfı açtım;

    üstünde uçan şeyler dilek balonları, işimi yıldız kaymasına bırakamazdım.. şimdi diğer zarfa geç

    üçüncü zarfı açtım;

    bu balonların her biri birer dilek için, benim dileyebileceğim bütün dilekler sana çıkıyordu sadece tek bir dilek diledim ama o kadar çok olsun istiyorum ki birden fazla balonla diledim, yine de bu dileğin cevabı sende..

    dördüncü zarfı elime aldığımda bir tuhaflık vardı, olması gerekenden biraz ağırdı.

    açtım, avcuma bir yüzük düştü. o an içimdeki şaşkınlık mutluluğu bile bastırıyordu.

    ve sonra ağaçların arksından sen çıktın, her zamanki gibi elinde tek bir gülle, öyle güzel gülümsüyordun ki..

    ne dersin? dedin bana şirince sırıtarak..

    hemen arkasından, lütfen gözün korkmasın dedin suratımda beklediğin cevabı göremeyince, bu bir evlilik teklifi değil... sadece benim olduğunu resmi olarak bilmek istiyorum, herkes bilsin istiyorum demiştin korkarak bana...

    bir cevap vermem gerekiyordu ve o cevap dudaklarımdan dökülemiyordu, o an içimde binbir türlü duygunun karmaşasını yaşıyordum...

    ve yapabildiğim tek şey, bunun bir evet olduğunu bilmeni umarak seni öpmek oldu..

    • **
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster