1. 26.
    0
    Halen yürülükte olan 5237 sayılı T.Ceza Kanunu'nun insanlığa karşı suçları düzenleyen 77. maddesi şöyledir:

    insanlığa karşı suçlar (YÜR. TAR.: 01.06.2005)

    MADDE 77 - (1) Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:

    a) Kasten öldürme.

    B Kasten yaralama.

    c) işkence, eziyet veya köleleştirme.

    d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma.

    e) Bilimsel deneylere tabi kılma.

    f) Cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı.

    g) Zorla hamile bırakma.

    h) Zorla fuhşa sevketme.

    (2) Birinci fıkranın (a) bendindeki fiilin işlenmesi halinde, fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına; diğer bentlerde tanımlanan fiillerin işlenmesi halinde ise, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Ancak, birinci fıkranın (a) ve (B bentleri kapsamında işlenen kasten öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümleri uygulanır. (AĞIR CEZA MAHK.)

    (3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.

    (4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.

    Madde metnindeki "bir plan doğrultusunda" ibaresi maddenin uygulanmamasına bahane olmaktadır. Oysa ne kadar güzel bir madde değil mi? Keşke insan hakları derneği gibi bir dernek dosyaya müdahil olabilse ve saldırganlar hakkında insanlığa karşı işlenen suçları düzenleyen yukarıdaki maddenin ve güvenlik tedbirinin (tutuklama) uygulanmasını talep edebilse. işlenen suç insanlığa karşı işlenmiştir. Büyük insanlığın kalbinde derin yaralar açmıştır. Malesef saldırganları derhal serbest bırakan savcı (zihniyet) da suçu müeyyidesiz bırakmakla bu insanlık suçunun yeniden yeniden işlenmesi için yol vermekte suça ortak olmaktadır.

    içlerindeki saldırganlığa bakın sarhoş gibiler. Saldırganlıklarının bahanesi de toplumu arkalarına almalarını sağlıyor. Zaten her zamanki korkaklıkları her zaman arkalarını kollarlar, her zaman savunmasız kişilere saldırırlar. işte bunlar faşizmin ayak sesleridir. Ötekine hükmedebilmek için Kimi zaman ulusalcılığı (milliyetçiliği), kimi zaman dinsel inançları kendisine maske edecektir.

    Ne yapmalıyız,, önce düşünmeli ve bu düşüncemizi paylaşmalıyız birbirimizle, sonra,, çok zor,, atacağımız her adım provakasyona açık olacaktır. peki içimizi acıtan bu faşist yobazlara karşı ne yapmalıyız.. ne yapmalıyız,, ve nasıl,,

    "açık saçıklara tecavüz edin" diyen ilahiyat profesörünün maaşını biz ödüyoruz. ona karşı da hiç bir şey yapamadık bir iki köşe yazarının eleştirisi dışında. Aslında sözleri insanlığa karşı suç değil mi. Tepemizdeki bu ruhban yılanına da bişey yapamadık,, ne yapmalıyız,, oğullarımızı sünnet ettiren, her yere inşa ettikleri tapınaklar ile hayatımıza tecavüz eden,, oruç tutturan, namaz kıldırtan, hacca gittirten, el öptüren, bu yoz, yozlaşmış, yobazite, bu yobazite,, ne yapmalı, arkadaşlar, arkadaşlarım, ne yapmalı, gerçekten ne yapmalı, ağlayasım geliyor,, Hrant geliyor gözlerimin önüne, çocuklar geliyor, her şey birbirine geçiyor, kuran kursları, din dersleri, imamlar, zorunlu askerlik, andımız, öğretmen dayağı, baba dayağı, kurban bayramı, sürü, sürü ,,, bişey yapmalı
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster