1. 19051.
    -1
    işbu hayrat inci'de üyeliğim olmadığından başka bir platformda yazılmış olup -platform ekşi ama ekşici binlerden değilim- üyeliğin açılması neticesinde kelebek reyiz'e ve reyizin samimi takipçilerine çam sakızı çoban armağanı kabilinden bir teşekkür niyetiyle yazılmıştır.

    ne yazmış bu bir bakayım diyen babayiğitler 1 i
    özet isteyenler 2 yi tuşlayabilirler.

    ilk ve orta dereceli okullara mensup ergenler ise 0 ı tuşlayıp ana menüye dönsünler amk.

    1
    kaç gündür işi gücü bıraktık facebook'daki sayfasından günceli yakaladık. kelebek reis nasıl bir hikayedir bu ya hu? kaç gündür boğazımda bir düğüm, yüreğimde bir yumruk, gözümde taarruz emrini bekleyen su altı damla komandoları...

    şunu söyleyeyim ki bu hikaye sanılandan çok daha yüksek boyutta ilgiyle takip ediliyor. facebook ve sözlüklerle işi olmayan arkadaşlar dahil herkes harıl harıl hikaye okuyor, ağlayanı var, güleni var, kurmaca diyen var...

    bu noktada akla gelen bir soru var. acaba hikaye kurmaca olabilir mi? bence olamaz. olmamalı. hikaye o kadar bizden o kadar gerçekçi yazılmış ki... bunlar aşık işidir ablalar abiler öyle her önüne gelen yazamaz!

    velev ki kurmaca olsun. hani rahmetli cem reis diyordu ya; insanlar gülüyordu de/ trende vapurda otobüste/ yalan da olsa hoşuma gidiyor/ söyle... / hep kahır, hep kahır, hep kahır/ bıktım be!

    ben kurmaca olduğuna inanmıyorum dediğim gibi ama olsa bile helal olsun. çok taktan bir dünyada yaşıyoruz a.çakim. dünya ve dünyaya dair her şey bomboş her şey lanetli.

    ama bir şey hariç. o da aşk. çünkü aşk ölümlü değil, buralı değil, bu dünyaya ait değil, aşıklar da ölümlü değil...

    rahmetli ömer lütfü mete diyordu ya uçurumun kenarındayım hızır diye aynen öyle işte. yiğidimiz kelebek de artık bir dilber kalesinin burcunda vazgeçilmez belaya nazırdır. ve topuklar boşluğun avucundadır. bir gamzelik rüzgar yeter! baş dolanır, beyin bulanır... ben fakir en hakir bin taksir cahil cesaretimi alem tanır diyeni de ateşten kalleşten mızrakla gürzden dabbetülarzdan deccaldan, yedi düvelden korku nedir bilmeyeni de tir tir titretir bu duygu. nutku tutulur... ürperir...

    saniyeler artık gözlerde birer can'dır. ve her saniyede birer can verilir!

    fatih'in veziri ahmet paşa demiş ya cânıma bir merhaba sundu ezelde çeşm-i yâr/şöyle mest oldum ki gayrın merhabâsın bilmedim. sizin de aynen bu şekilde aşkınıza olan sadakatinizi ve tutarlılığınızı rabbim daim kılsın. (bugün cuma'dan sonra ikinize dua ettim hikayenin şimdisi ve geleceği güzel olsun diye)

    iskender pala'nın aktardığına göre bu ahmet paşa, ezel gününde henüz ruhlar alemindeyken, güzellerden bir güzel, kendi güzelliğinin farkında olarak (istiğna halinde) göz süzüp de kendisine âşık ararken, gözleri bir an, yalnızca bir an, ahmed'in canına da değip geçmiştir. aşk adına ahmed'e ne olduysa işte o bir an içinde olmuş ve o güzellik karşısında mest ve hayran düşüp kendini kaybedivermiştir. umarım ki sizin de aşkınız ezel gününden mirastır ve umarım ki ebede kadar sürer...

    güzel kardeşim bak öncelikle anlaşalım ebru yengemizi üzme

    hikayenin sonu mutlu sonla bitsin (evli-mutlu-çocuklu da on nümero olur)

    ekşın reis görünene göre kral adam. belli o da aşık. eşine, görevine, vatanına, milletine. görüşünce bir selam da bizden çak a.çakim

    inci ve face'deki liselilere aldırma sen yaz biz bekleriz

    2
    neyse uzattık tepki çekmeyelim. fatih ile bitirelim. şöyle demiş sultan: gönül gdıbını nice safha–i beyâna yazam/kalemden od çıkuban korkarım ki yana yazam. günümüz türkçesiyle gönlümün kederlerini açıklayacağım sayfayı bir türlü yazamıyorum. korkuyorum ki (gönlümdeki yakıcı aşkın gamlarına dayanamayan) kalemimden ateş çıkar da sayfayla birlikte her şey yanıp gider diyor. senin kalemden ateş çıkıyor derken bunu kastediyorduk ancak görünen o ki sayfalarla birlikte her şey yanıp gidecek...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster