anlatsam mı anlatmasam mı

hikayeyi uzun bir süredir entry atlamadan okuyorum. önce hikaye dışındakilere çemkirecem.

1) hızlı yaz, çabuk yaz bilmem ne diyenlere ilk sözüm. adamı sıkmayın. turizm bölgesinde vardiyalı işler dışında işte çalışma süreleri belli değildir. özellikle eğlence mekanları ve tazgahtarlık gibi işlerde çalışma saatinin belliliği yoktur. adam zaten uykusundan feragat ederek yazıyor. adamı sıkıp hevesini gibmeyin.

2) daha hikayeyi komple okumadan yorum yapan gerzekler ulan okuyun öyle konuşun

3) caps isteyen mallar alanya gibi züt kadar yerde millet insanı yürüyüşündeki zütün sallanmasından tanır. mal mal konuşmayın gibikler

4) sonunu soranlar direk gibtirin gidin amk.

şimdi geleyim hikayeye ebru yengenin son 2 vukuatı affedilir gibi değil. paran var mı ? vs vs dedikten sonra neyine güvenip de diye erkek adama sorulmaz. Bu büyük bir mallık.

son yaptığında ise kendisinin ne kadar fazla suçunun olmadığını düşünsem de (çünkü kelebeği gördüğü anda zombi oluyor neredeyse peder beyden bir yamukluk bekliyorum) eğlenmeye gitmesi arkadaşlarının zoruyla filan hoş karşılanabilse de orada eğlenebilmesini anlamak zor. haber vermemesi ve eğlenebilmesinden dolayı suçludur benim gözümde.

peder bey bağlantısını oteldeki görüşmenin soğukluğundan çıkardım. önceden ciddi bir tehdit olarak görmüyordu belki peder bey. kızının eğitim hayatını bitirene kadar ruh halinde öküntü istemiyor olabilirdi. sonradan davulun denkliği konusu ve kızın hiç takmadan yaylaya gitmesi bardaktan taşan son damlalar oldu. hat değişmesi ve diğer haller buna bağlanabilir.

Yalnız bu ankarada mutlaka bir şeyler oldu gibime geliyor. oradan çıkacak gibi bir şeyler.

son olarak hemşerime saçma saçma şeylerden yüklenmeyin. manavgatlıyım giberim!