0
konuyla tamamen alakasız olabilir, alakalı da olabilir. ama en azından fikrimi söyleyeyim belki düşüncelerinizde bir dalgalanma yaratırım.
pragmatizm... hayatımda bana mutluluk getirecek, bana fayda sağlayacak bilgiler, doğrular, düşüncelerim ve inançlarım önemlidir benim için.
dine bakıyorum. bana bir ahlak sunuyor, (ibadetleri geçiyorum, ne tanrıya ne bana hiçbir fayda sağlamayacak şeyler silsilesi. herhangi bir tarafa fayda sağlayacak bile olsa, bunu ibadet olarak algılamayıp insani bir hareket olarak değerlendirmek gerekiyor) bu ahlağa ben kendim de sahip olabilirim. cennet-cehennem olgusunu yok sayarak da, bu dünyada yaptığım her şeyin karşılığının bu dünyada geleceğini bilerek hareketlerimi uygularım. sonuçta beynim var, benim dinim beynimdir, onu kullandığım sürece herhangi bir dinin tüm faydalarından da yararlanabileceğim gibi, insan haklarına aykırı olan tüm zararlarından da kurtulabilirim.
eğer tanrı da varsa ve muhtemelen insanların iyiliğini düşünüyordur; ben iyi bir insansam zaten iyi bir insan olurum dünyaya ve insanlara faydalı şeyler yaparım-tıpkı tanrının istediği gibi.- eğer tanrı yoksa, ben bana bir kere verilmiş bu hayatta insanlara ve dünyaya yararlı şeyler yapmanın zevkini yaşarken kendimi kısıtlamamış olmanın huzurunu taşırım.
şöyle diyelim, din bana göre popüler olmuş bir şarkı gibidir. onu dinlemeden de hayatıma devam edebilirim ve o şarkıyla gelen mutluluk, enerji, dansı kendim yine yapabilirim, o şarkıya bağımlı olmam saçma olurdu.
o şarkı dünyada eşi benzeri olmayan bir şeyse ve dünyada sadece ondan elde edilebilecek bir huzuru sağlıyorsa... yok öyle bir şarkı.
diyelim ki o şarkıyı dinlemeden de aynı duyguları yaşayabileceğim halde, o şarkıyı dinlemek istiyorum, bana huzur veriyor, seviyorum ve dinliyorum. bunda da bir sorun görmem, isteyen istediği şarkıyı dinleyebilir, eğer kendini mutlu hissediyorsa.
ama yanlış olan ne biliyor musun? belki iyi niyetlerle -herkes bu şarkıdan benim gibi huzur alsın niyetiyle- veya sadece herkes benim gibi bunu dinlesin diyerek -ikisi de saçma ve insanlara zarar verir- gecenin bir yarısı evime aldığım son teknoloji bir ses sistemiyle, ülkenin dört bir tarafına taktığım hoparlörlerle son ses bu şarkıyı insanlara dinletmek veya televizyon kanallarımda, internette sürekli bu şarkıdan bahsetmek zararlıdır. ben buna karşıyım.
insan, zevkler konusunda kendi kendisiyle baş başa kalarak da o zevki yaşayabilir, bunu birilerine empoze etmesine gerek yoktur.
kıyamet, cennet cehennem, cezalandırılma vs. durumlar hakkındaki görüşlerimi yukarıda yazılanlardan zannederim ki çıkarabilirsiniz. ama yine de tekrarlayayım, çelişkiler akılda sorular kalmasın.
elimde somut olan, varlığından kesin olarak emin olduğum bir şey var; o da hayatım. en azından ve muhtemelen bir tane olduğundan da eminim. bu durumdayken, elime verilen fırsatlar neticesinde dilediğim gibi yaşamak en mantıklısı olurdu. tabi bunu yaparken, başka insanlara zarar vermezsem; emin olmadığım cehennem gibi olgulardan korkmama da gerek kalmaz. ki bu insanın doğasına bağlı bir şeydir; iyi biriyseniz iyi şeyler yaparsınız, kötü biriyseniz kötü şeyler yaparsınız; bunu değiştirebilecek tek şeyin ölüm olduğunu düşünüyorum. karakterinizi kendiniz belirlersiniz beyninizle ve buna göre yaptıklarınızın karşılığını bu dünyada kesin olarak ve varsa da öbür dünyada alırsınız.
kıyamet, dünyanın sonuna gelince. bir pragmatik olarak söyleyebilirim ki; ne önemi var ki? ben olmadığım sürece, benden sonrasının bir önemi var mı? elime hiçbir şey vermeyecek bir bilgiyi araştırmanın gereksizliği söz konusu burada. fakat her ihtimalde dahi, elli kere söylediğim gibi; normalde nasıl yaşayacaksam, ben nasıl yaşamak istiyorsam karşılığını alacağımı bilerek, o şekilde yaşarım.
Tümünü Göster