1. 1.
    0
    * Güç süreci, yapay etkinlik, bağımsızlık *

    insanlar bizim "güç süreci" adını verdiğimiz, büyük olasılıklar

    biyolojik bir ihtiyaç içindedir. Bu güç ihtiyaçla yakından ilgiliyse de tam

    olarak aynı şey değildir. Güç sürecinin dört öğesi vardır. Bunların en açık

    olan üçüne Amaç, Çaba ve Amaca Ulaşma adını veriyoruz. Dördüncüsü olan

    Bağımsızlık ise tanımlanması biraz zor bir öğe. Herkeste bulunmayabilir.

    Herkesin amaçları vardır; en azından yaşamak için gereken fiziksel

    ihtiyaçları karşılamak gibi: yiyecek, su, giyim, barınak, vb.. Ancak hali

    vakti yerinde bir aristokrat bütün bunları çaba harcamadan elde eder. Sonra da

    sıkıntı ve moral bozukluğu başlar. Yani, ciddi pgibolojik problemlere

    yakalanmamak için bir insan, uğruna çaba harcaması gereken amaçlara gerek

    duyar ve bu amaçlara ulaşmada en azından makul bir oranda başarıya sahip

    olmalıdır.

    insanlar, fiziksel gereksinimlerini karşılamak için çabalamak zorunda

    kalmadıklarında, kendilerine "yapay amaçlar" bulur. Örneğin, imparator

    Hirohito, yozlaşmış bir düşkünlüğe dalacağına, kendini deniz biyolojisine

    adadı ve bu alanda hatırı sayılır kişilerden biri oldu.

    "Yapay etkinlikler" kavrdıbını şu anlamda kullanıyoruz: insanların

    yalnızca elde etmek yolunda çaba göstermek için veya yalnızca amaca ulaşmaya

    çalışmaktan edindikleri "tatmin" için kendilerinde buldukları yapay amaca

    yönelik faaliyet. X amacına ulaşmak için zamanını ve enerjisini adayan bir

    kişiyi düşünerek kendinize şu soruyu sorun: Eğer bu kişi, zamanını ve

    enerjisinin çoğunu biyolojik gereksinimlerini karşılamaya harcamak zorunda

    kalsaydı ve buçaba onun fiziksel ve zihinsel yeteneklerini değişik ve ilginç

    bir biçimde kullanmasını gerktirseydi, bu kişi X amacına ulaşmadığı için

    kendinde bir ekgiblik hisseder miydi? Eğer cevap hayırsa bu kişinin X amacına

    ulaşmaya çabalaması bir yapay etkinliktir. Hirohito'nun deniz biyolojisi

    konusundaki çalışmaları gibi..

    Çağdaş endüstriyel toplumda, kişinin fiziksel gereksinimini gidermesi

    için asgari bir çaba yeterlidir. Önemsiz bir beceri edinmek üzere bir

    eğitiminden geçmek, sonra da işe zamanında gelip, işin gerektirdiği son derece

    mütevazi çabayı göstermek yeter. Bütün gerekn, makul bir oranda akıl ve en çok

    da iTAAT. Kişi bunlara sahipse, toplum ona beşikten mezara dek bakar.

    Çoğu insan için, yapay etkinlikler, gerçek amaçlara ulaşmaya

    çalışmaktan daha az tatmin edicidir. Bunun göstergelerinden biri de, yapay

    etkinliklerle çok yakından ilgilenen insanların asla tatmin olmamaları, huzur

    bulmamalarıdır. Paragöz, sürekli daha fazla servet edinmek için can atar.

    Bilim adamı, bir problemi bitrir bitrmez diğerine geçer. Uzun mesafe koşucusu,

    kendini daha hızlı ve daha fazla koşmaya zorlar. Bu insanlar, yaptıklarının

    kendilerine biyolojik ihtiyaçları gidermek gibi "fani" bir işten daha fazla

    tatmin getirdiğini söyler. Bunun nedeni toplumumuzda biyolojik ihtiyacı

    karşılama işinin saçmalığa indirgenmiş olmasıdır. Daha da önemlisi,

    toplumumuzda insanlar biyolojik ihtiyaçlarını BAĞIMSIZ OLARAK değil, toplumsal

    bir makinanın parçları olarak karşılar. Ama tam aksine, yapay etkinliklerde

    bulunurken büyük oranda bağımsızdırlar.

    Bağımsızlık, güç sürecinin bir parçası olarak her bireye

    gerekmeyebilir. Ancak, çoğu insan, amaçları için çabalarken az çok

    bağımsızlığa ihtiyaç duyar. Çabaları kendi insiyatiflerine bağlı ve kendi

    denetimlerinin altında olmalıdır. Eğer insanlar, bağımsız insiyatif ve

    kararlarına hiç yer bırakılmayan, katı emirlerin yukarıdan dayatıldığı bir

    durumda çalışırsa, güç sürecine olan ihtiyaçları doyurulmayacaktır.

    Çoğu insan için, kendine değer verme, özgüven ve güç duygusu kazanma,

    güç süreci yoluyla yani bir amaca sahip olma, BAĞIMSIZ bir çaba gösterme ve

    amaca ulaşma yoluyla olur. Bir kişinin güç sürecinden geçmek için yeterli

    fırsatı olmazsa, bunun sonuçları, bireye ve sürecin nasıl bozulduğuna bağlı

    olarak, sıkıntı, ahlaki çöküntü, kendine az değer verme, aşağılık duygusu,

    yenilmişlik, depresyon, endişe, suçluluk, hüsran, düşmanlık, eşe ya da çocuğa

    yönelik taciz, doymak bilmeyen bir düşkünlük, anormal cinsel davranışlar,

    uyuma ve beslenme bozuklukları, v.b.. olur.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster