1. 1.
    0
    londra'yı eskiden beri sevmişimdir. özellikle knockturn yolu. burada ne çok anım olmuştu. nelere şahit olmuştu burası. ürkütücü bir görünümü vardı ama buna aldırış etmiyordum. zaten buradaki kişiler bunu umursamıyordu.

    yürürken karşıdan abigail'i gördüğümü zannettim. yanılıyor olmalıydım. onun ne işi vardı ki burada? burada olması için bir sebep. giderek bana yakınlaşıyordu ama beni hala fark etmemişti ya da görmemezlikten geliyordu. eskiden beri ona sataşmayı sevmişimdir. aramızda tam bir düşmanlık yoktu ama ikimiz de birbirimizle uğraşmayı seviyorduk.

    yürümeye devam ettim. tam yanımdan geçerken bilerek omuz attım. sinirli bir şekilde bunu yapanın kim olduğuna bakmak için yüzünü kaldırdı. beni görünce eminim ki içinden tahmin etmeliydim. diye geçirdi. "kimler varmış burada? abigail beni mi arıyordun yoksa?" gayet ukalaydım. bu tavırlarıma alışmıştı. aynı şekilde o da bana öyle davranıyordu. "tabi ya. i̇şim yok seni arayacaktım francesco." beklediğim cevaptı.

    bu atışmayı devam ettirecektim ama sanki abigail'in bir şeyi vardı. hissetmiştim. ne olduğunu sormam garip olurdu. benim için olduğu kadar onun için de garip olurdu. merakıma yenik düşecektim sanırım. belki de bana öyle geliyordu,bir şeyi yoktu. yine de sormak istedim. i̇şi şakaya vurursa bozuntuya vermeyecektim.

    yüzüme boş boş bakıyordu. ben ise olanları çözmeye çalışıyordum. bugün bana ne olmuştu ki? abigail'in nesi olduğunu öğrenmeye çalışıyordum. yakın bir arkadaşım bile değil, sürekli atıştığım biri. gerçekten de çok şaşırtıcıydı, yani benden beklenilecek bir davranış değildi.

    "iyi misin abigail?" bir anda söylemiştim. duyar duymaz göz bebekleri büyümüş bir şekilde bana baktı. şaşırmıştı,kim şaşırmaz ki. bir kahkaha attı ve yüzünü bana döndü. ne diyecekti, merak ediyordum doğru
    ···
   tümünü göster