0
diyanet işleri başkanlığı, teravih namazıyla ilgili olarak son günlerde yaşanan tartışmaların herhangi bir ilmi ve fikri mülahaza ile yahut herhangi bir toplumsal maslahat ile açıklanmasının mümkün olmadığını belirtti.
diyanet işleri başkanlığı basın ve halkla ilişkiler müşavirliğince yapılan basın açıklamasında, son günlerde basılı ve görsel medya organlarında teravih namazı etrafında başlayan tartışmaların ardından halkın tepkisini yoğunlukla diyanet i̇şleri başkanlığına iletmesi üzerine, bir açıklama yapılmasına gerek görüldüğü belirtildi.
"her şeyden önce ramazanın manevî ikliminin herkesi kuşattığı, ibadet ve hayır duygularının coştuğu, milyonların kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç demeden cami ve mescitlere koştuğu, bütün ülke vatandaşlarının açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan milyonlarca afrikalı kardeşlerinin imdadına yetişmek için seferber olduğu bir zaman diliminde, bu manevî atmosferle hiç bağdaşmayan inanmış gönülleri kuşku ve tereddüde sevk eden tartışmaların milletimizin ilim, irfan ve hikmet dünyasına hiçbir şey katmadığı, her türlü izahtan varestedir" denilen açıklamada, "ramazan gecelerini ihya sadedinde vatan sathının bir mabede dönüşmesine vesile olan teravih namazını islâm’ın ciddiyetine ve vakarına yakışmayacak polemiklere malzeme haline getirmenin herhangi bir dini hassasiyetle, herhangi bir ilmi ve fikri mülahaza ile yahut herhangi bir toplumsal maslahat ile izahı mümkün değildir" ifadesi kullanıldı.
herhangi bir hususun islâm’da olup olmadığını sadece metinlere indirgeyerek belirlemeye çalışmanın tarih boyunca varlığını arızi bir durum olarak sürdüren bir usul problemi olduğu, islamın on beş asırlık bir inanç, tarih, kültür ve medeniyete sahip olduğu, nelerin islam’da olup olmadığına karar verirken bu tarih, kültür ve medeniyetin de mutlaka hesaba katılmak zorunda olduğu belirtilen açıklamada, islam’ın temel bilgi kaynakları, müslümanların tarihi tecrübesi ve yine müslümanların geliştirdikleri bilgi metodolojisinin her zaman kılavuz olması gerektiği vurgulandı.
açıklamada, şöyle denildi: "resul-i ekrem (sav)’den bugüne kadar birtakım zorlama yorum ve uygulamalar dışında, islam tarihinin tüm zamanlarında, bütün müminler tarafından büyük bir coşkuyla tüm coğrafyalarda müekked bir sünnet olarak eda edilen teravih namazının varlığını tartışırken, kur’an’ın nüzul sürecine katılan hz.
peygamber’le birlikte vahyi pratik bir hayata dönüştüren sahabe neslinin icma ve ittifakını yok sayarak, tarihi rivayetlerin satır aralarında boşluklar aramak ve bunu mübarek ramazan ikliminde bir polemik konusu haline getirmek ilmi ciddiyetle kabil-i telif değildir.
"aynı şekilde fıkıh, kelâm, hadis, tefsir gibi i̇slami ilimlerin metodolojilerini kurarak din-i mübin-i i̇slam’a ilim zemininde süreklilik kazandıran i̇slam bilginlerinin hanefisiyle, şafiisiyle, malikisiyle, hanbelisiyle bütün mezheplerin ittifakını yok sayarak, onların her biri pek çok ayet ve hadise dayanan sahih örf, maruf sünnet, istihsan, mesalih-i mürsele, amel-i ehl-i medine gibi prensiplere hiçbir değer atfetmeyerek indi mülahazalarla ibadet alanında değerlendirmelerde bulunmak ciddî bir usul yahut usulsüzlü