1. 51.
    +1
    sözlük anlamıyla pgibopatım. modernleştirilmiş ve yumuşatılmış adıyla "antisosyal kişilik bozukluğu" bu da son muayenemden sonra yazdığım yazı;

    "Daha evvel başarısız birkaç pgibiyatrik tedavi girişimim oldu, hep en fazla ikinci seansta bıraktım. Ancak bu defa bulduğum doktorun hem biraz işin uzmanı olduğunu pek çok kaynaktan aldığım istihbaratla doğruladığım için hem bir tıp fakültesi güvenilirliği söz konusu olduğu için, hem de ciddi ciddi artık bezdiğim için gidip teslim oldum.

    Uzun uzun konuştu benimle gerçekten. Her şeyi sordu, her şeyi anlattım. Burası ufak memleket, ister istemez "ulan acaba duyulur mu ?" felan gibi triplere de girdim, inceden tehdit bile ettim doktor efendiyi, hasta - doktor mahremiyeti konusunda.

    Uzman pgibiyatr Doç. Dr. Ahmet. Biraz konuştuktan sonra başladı anlatmaya... Dokuz kardeşlermiş. Aslında geri kalan sekizi gayet başarılı işlerde çalışmalarına rağmen, bir tanesinin çok ciddi sağlık sorunları varmış. Hatta şu anda bizim de içerisinde bulunduğumuz tıp fakültesinde yatarak tedavi görmekteymiş. Bir görmeliymişim, ne acılar çekiyormuş.

    Anlattıkça anlattı Dr. Ahmet. Habire anlattı...

    Zaten bunalmışım, öfkem, sıkıntım tavan yapmış. Ulan dedim ne yapmaya çalışıyor bu herif ? Adama diyorum ki, yaşamıma devam etmekle ilgili çok ciddi sıkıntılarım var, ailemin hayata tutunabileceğini fark ettiğim anda, bunu haklı bir sebebe dayamayı başarabildiğim anda göçerim ben buralardan. Bana diyor ki, biliyor musun, ciddi ciddi ben de düşünüyorum aynı şeyleri...

    En sonunda dayanamadım, yahu dedim kusura bakma ama, kalk madem, el ele verip yapalım şu işi ?

    Nasıl yani ? dedi. E dedim sen benden de dertlisin müdür.. Bana senden hayır yok..

    O anda toparlandı Dr. Ahmet. Hayır dedi, ikimiz de kötü durumdayız onu anlatmaya çalıştım. ikimizin de derdi başından aşkın. Ama dedi, sen sıkma canını, sana ilaçlar yazacağım. Birkaç kan tahlilinden sonra yeniden görüştük, reçeteyi eline aldı ve yine o adını artık ezberlediğimiz ve aslında hiçbir halta yaramayacağını kendisinin de en az benim kadar bildiği zırvalıkları karalamaya başladı; Rivotril her gece uykudan bir saat evvel, Lustral 100mg (special) sabahları tok karnına birer tane, Stilizan 1mg akşamları yarısını sabah içtiğin Xanax'ın diğer yarısıyla birlikte, Xanax 1mg sabah yarım Lustralle birlikte akşamları da Stilizanla bir yarım daha... diye devam ediyordu ki, dedim dur bakalım Dr. Ahmet...

    Aldım elinden reçeteyi, kalemi. Bu reçetenin ne sana ne de bana faydası yok dedim doktor. Bak ben sana yazayım asıl reçeteyi...

    Sabahları kahvaltı için koyu bir kahve ve bir kaç lokma birşeylerden sonra ince bir çiftli... Öğlen yemeğine kadar tutar kafanı eğer çay dışında bozguna uğratmazsan. Öğlen yemeği için hafif bir menüden sonra güzel bir üçlü, şöyle fıstığı bol. Öğleden sonra takip edeceğin işlerin için çıktığın yolda bir kaç uğrak noktandan birinde iki - üç bira, mümkünse ekstra alkollü, hem öğlen içtiğin dalganın kafasını düşüşten kurtarır, hem akşama içeceğin son birkaç sigaraya kadar yol yapar sana... Akşam mesaiden sonra birkaç duble rakı ve şöyle ufaktan bir akşam yemeği için bir ocakbaşı. Ardından eve doğru yollanırken yolda bir üçlü daha. Eve yetiştikten sonra ince belli bardakta birkaç bardak çay, artık bilgisayarın başında mı olur, okuyacağın kitabın eşliğinde mi, bir ince sigara daha...

    Sen kendine ne yapıyorsun dedi Dr. Ahmet. intihar bu !

    Asıl siz bana ne yapıyorsunuz dedim doktor, cinayet bu... "

    kahrolsun pgibiyatri poliklinikleri, kahrolsun antidepresanlar - antipgibatikler !

    yaşasın delirme hakkımız !
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster