1. 76.
    0
    7-8 yaşlarındaydım. benden üç yaş küçük kız kardeşimle aptal bir oyun oynuyorduk.
    açılır kapanır bir yatağımız vardı. kapatıp dikleştirince üstü dikdörtgen uzun bir sehpaya dönüşüyordu. dördüncü kattaki evimizin penceresine yarım metre yaklaştırdık onu. onun üstüne çıkıp çıkıp, o pencereyle arasındaki yarım metre boşluğa atlıyorduk sırayla.
    bir ara ben atlamakta az biraz geçikince, kardeşim beni cama itti. sonrasını hatırlamıyorum. kendime geldiğimde, ben yerde kanlar içinde, babam başımda ağlıyordu. şu ömrü hayatımda babamın sadece üç kere ağladığını gördüm, ilki buydu işte.
    kardeşim beni cama itince, cam boydan boya kırılmış. tül perdenin yarısı yırtılmış. yani ben aslında, perde olmasaymış, o kırılmış camların arasından, dördüncü kattan aşağı beton zemine çakılacakmışım. bir tül perde hayatımı kurtarmış.
    yere düştüğümde bayılmışım. çünkü sol bacağım yarılmış, içinden kaval kemiğim ortaya çıkmış. babam da bu görüntüye ağlıyormuş işte. onu kardeşim çağırmış işyerinden, o da apar topar gelmiş.
    hastanede çalıştığı için hemen kendi hastanesine zütürdü babam beni. ve bacağımı kendi dikti. ben haykırıyordum acıyla, yeter artık, ne zaman bitecek diye. ama bitmiyordu bir türlü ve tekrar bayılmış olmalıyım. çünkü sonrasını hatırlamıyorum.
    şimdi sol bacağımın bileğe yakın yerinde o zamandan kalma derin, kılçık şeklinde bir iz var. ve bana o sırada ne kadar acı yaşatmış olsa da ben o izi çok seviyorum. çünkü o iz, benim ölümden döndüğümü kanıtlayan tek gerçek...
    ···
   tümünü göster