1. 226.
    0
    evet şimdi geldik altın kurala. içinizde şakirt omayanlar bu kelimeyi üstüne alınmıyorlardır zaten. şakirt olanlarınız da şakirt dediğim için kusura bakmasınlar mümkünse. sanki şakirt olma sebebiniz benim. gidin annenize babanıza kükreyin lan. mendel kanunlarından haberiniz yok muydu beni neden dünyaya getirdiniz diye.

    herneyse daha fazla konudan sapmayı manasız buluyorum.
    geldik altın kurala. hoşlandığınız kişiyi bir zaafında okşayın.
    ahmet hamdi tanpınar sahnenin dışındakiler kitabında bunu çok iyi ifade ediyor.

    --spoiler--
    bağlılıkların en iyi numunesini, alphonse daudet "papanın katırı" adlı hikayesinde verir. sizi seviyorum, size bağlıyım, demek yerine, size ait şu veya bu şeye, mesela şu kahve içişinize, yediğiniz yemeği elbisenizin üstüne dökmenize, boyunbağınızı yanlış bağlamanıza, münasebetsiz hiddetinize hayranım, demek arasındaki fark öyle alelade bir şey değildir. hele sevginizi göstereceğiniz insanı bir zaafında, bir sevgisinde okşarsanız iş büsbütün değişir. daudet'nin hikayesindeki delikanlı adeta papa'yı ihmal eder, onu görmez bile. yahut onunla senli, benli konuşur. bütün dikkatlerini katırında toplar. çünkü bilir ki papa; kendi kıymetlerine müdriktir. şüphe ettiği şey katırına karşı beslediği sevgi, o zaaftır. bu zaafa hitap etmek, onu gözetmek papa'yı fethetmektir.
    --spoiler--

    burada politikadan aşka kadar hayatın her alanında tecrübe edilen, insan zaaflarının bir nevi yüksek istismar şekli vardır.

    ancak zaaflarımızı seven bizi hakkıyla sever, meziyetlerimizi herkes zaten kabul eder.
    ···
   tümünü göster