1. 76.
    0
    aynı haftanın perşembesi bizim reyizin yine dersi vardı. o vakit geldi çattı. aradan geçen 2 günde esra ile aramız aynı şekilde idi. ben dağa küsen fare misali ona küsmüş ve işin kötü tarafı bir şey bekleyemiyordum. yani bir yandan da bu yaptığımın saçmalığını düşünüyordum. ama aşk denen bu gönül yıkıcı şey, mantık denen gibik olguyu yerle bir ediyor. beyin dediğimiz kontrol mekanizması ölü taklidi yapıyor. ve beyinsiz bir şekilde dolaşıyorsun ortada.

    reyiz dersin son 10 dakikasında dersi bitirip konuşmaya başladı. sınıfta birkaç değişiklik yapmak istiyorum dedi, ne de olsa yarım dönem sınıf hocanızdım bu hakkı elde etmişimdir demi diyerek güldü. biz de güldük, onay verdik. yapmak istediği şey sınıfın oturma düzenini değiştirmekti. şaşırmıştık. garipsemiştik ama bir şey demedi kimse. herkes ayağı kalktı ve reyiz sıra ile milleti oturtmaya başladı. bu oturtma işleminde ilk dikkati çeken olay, kızlı erkekli oturanların sayısının artıyor olduğu idi. o zamana kadar kız-erkek pek yanyana oturmazdı ama reyiz köklü bir reform yapıyor gibiydi.

    cam kenarının önden ikinci sırasına ilk olarak esrayı oturttu. daha sonra bizlere baktı ve tahmin ettiğiniz gibi beni onun yanına oturttu. normal olarak ben o sıranın en arkasında oturuyordum ama boyum çok uzun değildi. esra ile aramda 5-10 cm fark vardı işte. ben şaşkın, tuhaf ve garip bir şekilde gösterilen yere oturdum. esrayla gözgöze gelmemeye çalıştım. yana dönmedim dimdik karşıya bakıyordum.

    oturtma bittikten sonra reyiz bu düzenin kendi derslerinde geçerli olduğunu söyledi. türkçe derslerinde herkes böyle oturacak dedi. diyecek bir şey yok idi. reyiz diyordu ve uyulması gereken bir şeydi.

    gün sonunda son zamanlarda sıkça olduğu gibi dalgınlık ve şaşkınlık içerisinde yürürken, bu sefer merdivenlerden inerken arkadan bir ses duydum.

    -kerkenez...
    ···
   tümünü göster