0
@71 dostum.. her şeyden önce yöntem üzerine konuşmak benim haddime değil.. yani daha silah alıp çıkacak mısın, tabandan mı örgütleneceksin, alan mücadelesi mi vereceksin... bu soruların cevabı, somut durumun somut tahlili yapılarak elde edilir ve somut durum, her mücadele coğrafyasında değişir.. bunun da ötesinde, her coğrafyanın kendi mücadele yöntemleri de zamanla değişmelidir somut durum değiştikçe..
öte yandan.. insan doğası değişiyor..
sana bir alıntı yapayım :kapitalizm, 1970’lerde patlak veren yapısal krizini 1990’ların sonuna kadar, bir taraftan tüketimi bedensel hazlara, statü kanıtlamaya odaklı ve hızlandırılmış eskimeye (modası geçmeye) dayalı bir model içinde körükleyerek, diğer taraftan bu tüketimi gittikçe büyüyen bir kredi köpüğü ile destekleyerek, hızlandırarak yönetmeyi ve “aşırı üretim” –talep yetersizliği- durumundan kaynaklanan sorunlarını ötelemeyi başardı.
bildiğiniz gibi, kredi köpüğünün patlamasıyla bu öteleme süreci ve buna olanak veren kriz yönetim modeli de tükendi.
bu krizin sorunlarını öteleme dönemi boyunca, postmodernizm olarak tanımlanabilecek bir kültürel akım, kapitalizmin bu “kriz yönetme modelini”, bu modelin çalışması için gerekli öznellikleri, insan tipini üreterek, destekledi.
postmodernizm, bu desteği öncelikle, kapitalizmin ufkunun ötesini düşünme araçlarını ve olasılığını ortadan kaldırmaya çabalayarak yerine getirdi. postmodernizmin savlarına göre “evrensel ilkeler” yoktur, dolayısıyla “büyük söylemler” (kurtuluş teorileri) olanaklı değildir. toplumu bütünsel olarak değiştirmeyi amaçlayan projeler yalnızca, bir perspektifin diğerlerine dayatılması anldıbına gelir. hiç bir perspektif diğerinden daha doğru olma iddiasın sahip olamayacağından, bu dayatma kaçınılmaz olarak baskı ve teröre yol açar.
böylece kapitalizm, postmodernizmin yardımıyla, ufkunu kapatıyor ve genç kuşakları, yaşamlarını yönlendirecek ilkelerden yoksun bırakıyordu. tarih yapılamayacak, toplum değiştirilemeyecekse, genç kuşak yaşdıbına nasıl bir anlam yükleyecekti. toplumdaki adaletsizlikler ortadan kalkmadığına göre...
bu koşullarda kapitalizm gençlere iki yol sunuyordu. yeni bir toplum yapamayacağına göre kapitalizme katılarak kar yapma sürecinin parçası ol. ya da intihar et. bu intihar kestirmeden kendini öldürmek olabileceği gibi, mutsuzluğunu, ruhunun acılarını, heroin, ketamin, krak gibi maddelerle bastırarak yavaş yavaş ölmeye durmak da olabilirdi
gördüğün üzere, kapitalizm son 30 yılda, kendi içinde dahi pek çok değişikliğe doğru gitti.. şu an da kapitalizmin nihilist aşamasını yaşıyoruz işte.. yani sürekli bi dönüşüm var, sadece biz içinde olduğumuz için bu dönüşümün, onu algılamak pek kolay olmuyor..
ayrıca evrensel bir ahlak yoktur.. ahlak, insan doğası, siyaset, hukuk, felsefe, bunlar üstyapısal kurumlardır, yani bağlamsaldırlar, yani içinde yaşanılan koşullara göre -örneğin kapitalist sisteme göre- şekillenirler.. mesele ahlakı düzeltmek değil; mesele, yozlaşmık ahlaka sebebiyet veren altyapısal koşulları, ekonomik üretim ilişkilerini ve finansal ilişkileri düzenlemek..
Tümünü Göster