0
Otorite ve Kısıtlanma: Çabalamadan, emek sarf etmeden, zorluklara göğüs germeden ne var olabiliriz ne de özgürleşebiliriz. Kısıtlanmanın amacı her canlının kendi gücünü ortaya koyarak öz güven geliştirmesi, yaşdıbının sorumluluğunu üstlenmesi, kendi kendine yeterli olmayı becermesi ve sihirli kurtarıcıya bel bağlamamasıdır. Kendi gücümüzü, yetki ve sorumluğumuzu bir başkasına devrettiğimiz anda büyüyemeyiz. Bu bağlamda Satürn, bize kendi hayatımızın otoritesi olmayı öğretir. Doğa da bunun en güzel örneği Koza-Kelebek öyküsüdür. Koza, Kelebeğe dönüşebilme sırrını ve gücünü bünyesinde barındırır. iyi niyetle de olsa en ufak dışsal bir müdahale ya da otorite onu sakatlar ve özgürleşmesini engeller.
Karamsarlık-Kötümserlik (Melankolik ruh hali): Hipokrat, Melankoliyi “Kara-safra” terimiyle açıklayarak Melankolik mizacın karaciğer ve safra yollarında ki bozukluktan kaynaklandığını belirtmiş. Günümüzde de Kolesterol düzeyinin çok düşük olması ile depresyon arasında bir ilişki olduğu saptanmıştır. Karaciğer ve Safrayı Jüpiter yönetir. Jüpiter’in anti-tezi de Satürn’dür. Jüpiter’in aşırılığı “Yükseklik Kompleksi” Satürn’ün aşırılığı da “Aşağılık Kompleksi”olarak bilinir. Jüpiter, Satürn’ün sert ve haşin yanını yumuşatırken, Satürn de Jüpiter’in abartı ve aşırılıklarını törpüler. Fakat Satürn’ün asıl panzehiri Venüs’tür ve Satürn en çok Terazi’yi tercih eder çünkü onda yücelir.
Sorumluluk/Suçluluk duygusu, Kendini cezalandırma: Oğlak tüm burçlar içerisinde sorumluluk duygusu en yüksek olanı ve aynı zamanda suçluluk duygusu en ağır basanıdır. Satürn ebeveyn egosuyla ilişkilidir. Oğlak burcu, çocukluğunda ailesinden aldığı olumsuz mesajları içselleştirerek büyüdüğünden yetişkinlikte de çoğunlukla Öğrenilmiş acizlik (Learned helplesness) sendromuna tutulur. “Ben beceriksizim-Ben yapamam-Yeterli değilim” ya da “her şeyin sorumlusu benim, tüm bu olanlar benim yüzümden” gibi gücenmişliğe ve küskünlüğe kapılır. En derinde iyi ve güzel olan hiç bir şeyi hak etmediğini düşünerek kendini cezalandırır. Bazen işi çığırından çıkarıp her türlü zevk ve hazzı kendine yasaklayarak bir Püriten, Keşiş ya da Rahibe gibi ömür sürebilir.(Yükselen, Ay, Venüs Oğlak’ta veya Satürn’ün bu planetlerle sert açıları)
Reddedilmişlik ve Güven ekgibliği: Oğlak’ın köklü güvensizliği çocukluğuna, hatta daha da öncesine dayanır. Jeanne Avery, Oğlak Yükselen veya Satürn 1.evde yer aldığı durumlarda dünyaya giriş konusunda duyulan korku ve endişe ile ilgili olarak şunları söylüyor; “Kişi sanki onu bekleyen koşulları görmüştür ve onlarla yüzleşmeyi ertelemeye çalışmaktadır. Doğuma karşı koyma isteği o kadar güçlüdür ki temelde istenmediği duygusuyla ilişkilidir.” Reddedilmişlik duygusu hayatı boyunca peşini bırakmayabilir. Kimseye güvenmez ve dünyada yapayalnız olduğunu hisseder. Hatta Annesini bile dünyaya gelmek için bir araç olarak kullandığını bilir ama itiraf edemez. (Yük., Ay Oğlak’ta veya Ay-Satürn sert açıları-Yük.-Satürn kavuşumu)
Atlas Kompleksi: Oğlak ya da Satürn hakimiyetindekiler tamamen bilinçaltında bulunmasına rağmen bir “Atlas Kompleksine “sahiptirler. “Kendisine ihtiyaç duyulmasına ihtiyacı vardır” Ayrıca varoluşunun bir anlam kazanması için kendine acı çektirmesi ve eziyet etmesi gerektiğine inanır. Kimsenin taşıyamayacağı yüklerin altına seve seve girer. Omuz başı kemikleri çok hassas olduğundan aşırı yüklenmeden ötürü deve hörgücü gibi çıkıktır. Oğlak asla kolayı seçmez. Israrla zoru seçer. Ona göre; “Yaşam insanı lütufların okulunda değil, yoklukların okulunda eğitir”(John Maxwell)
Gerçekçilik / Akla uygunlaştırma (Rationalization): Satürn gerçeğin planetidir. Ne hissedebileceğimizden ziyade ne yapabileceğimizi simgeler. Ancak ruh ve zihin arasındaki denge bozulursa rasyonalizasyon denilen süreç başlar. (Ay, Güneş, Merkür-Satürn sert açıları dikkat çekicidir)
inatçılık: Tüm boynuzlu yaratıklar inatçıdır (Vardır bir hikmet-i hüdası) Ama keçi başı çeker. Mars-Satürn karesi kronik inat, Uranüs de devreye girerse patolojik inat verir.
Yalnızlık-Münzevilik / Yalıtılmışlık (izolasyon): Oğlak, Zodyak’ın namı-değer “Yalnızlar Lordu”dur ve “Yalnızlık onun saltanatıdır”. Oğlak yalnızca tekil şeyleri sever. J.A.Bertrand’ın işaret ettiği gibi “Genel olarak insanlık hakkında ne düşündüğü sorulduğunda, çok fazla insan olduğu cevabını verir” Az konuşur. Az güler. Az ağlar. Sıkça somurtur. Kafası sadece sessiz anlaşmalara yatar. Olumsuz süreçte Oğlak etrafına hem “Bana Yaklaşmayın-Sakın Dokunmayın” diyen sinyaller yağdırır hem de “Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, yer yüzünde sizin kadar yalnızım” diye sızlanır.
Sabır ve Öz disiplin: Bu konuda hiçbir burç onunla yarışamaz. iradesi çelik gibi güçlüdür. Sabrı ve disiplini sayesinde her sorunun üstesinden gelir.
Görev-Amaç-Başarı / Hırs-Rekabet: Oğlak Burcu “Ateşten Gömleği” giymeye taliptir. Kendisine aşırı baskı yapan yüklerin altına girmeye gönüllüdür. Kova burcu etkileri veya güçlü konumda bir Uranüs varsa Bilim Dünyasına yönelir (Newton-S.Hawking)
Çünkü büyük başarılar depresyonlarını yatıştırır. istatistikler Başkan ve Bakanların çoğunun Oğlak veya Satürn hakimiyetindeki kişiler olduğunu doğrulamaktadır. Güç ve Yetki deyince Zodyak’ın rakipleri bellidir. Aslan-Akrep-Oğlak üçlemesi. Onlar bu işler için yaratılmışlardır. Başkalarının böyle ağır görevlere talip olmasına hiç gerek yoktur. Aslan ve Akrep zaten fazlasıyla ateşlidir, ama bu fani dünyada Oğlak’ın buzlarının çözülebilmesi için ateşten gömleğe diğerlerinden daha çok ihtiyacı vardır.
Hissizlik, Durgunluk, Duyarsızlık (Bastırma-Repression): Oğlak ya da Satürn hakimiyetindeki insanlar duygusuz değildirler, sadece duygularıyla temasları ya kopuktur ya da çok zayıftır. Temelde kendilerini sevilmeye layık görmediklerinden başkalarının da onları sevmeye değer bulmayacaklarından çok korkar ve top yekun duygularını bastırırlar. Makus talihi onu imkansız Aşklar için mi yaratmıştır yoksa para ve statü aşktan daha mı ağır basmıştır belki tartışılabilir, ama aşırı uçta Apati veya Letarji kaçınılmazdır (Ay, Venüs, Neptün-Satürn sert açıları önemlidir)
Soğukluk-Donukluk-Matlık-Katılık-Sertlik: Bu halleri aslında sevgiye, şefkate ve sıcaklığa en çok ihtiyaç duyduğu ama bunu talep etmeyi beceremediği anlardır. ”Kimse beni sevmiyor” ve “Hiç kimse beni istemiyor” iç mesajını “Ben kimseyi seviyor muyum? ve istiyor muyum?” şeklinde yeniden düzenlediğinde buzları eriyebilir. Venüs (Gevşeme) ve Neptün (Ağlama) açıları uyumluysa katılık ve sertlik daha kolay çözülür.
Satürn ruhsal ve organik düzeyde sağlıklı yapılanmayı temsil ettiğinden en büyük yıkıcı ve sabote edici (aynı zamanda dönüştürücü) planet olan Pluto ile sert etkileşimi başta olmak üzere Güneş, Ay ve Mars’la uyumsuzluğu da son derece önemlidir.
Sadelik-Ciddiyet-Utangaçlık (Kilitli yapı): Zodyak’ın iki çetin cevizinden biri Başak biri de Oğlak’tır. Bu iki kilitli yapı hele ki bir aradaysa kök söktürür adama. Satürn Başak’ta veya Merkür Oğlak’ta ya da Satürn-Merkür sert açıları da aynı etkiyi verebilir.
Ağırlık-Kasvet-Kuruluk (Hayal gücü ekgibliği): Oğlak somut dünyanın pratik insanı olduğundan ancak ödenecek hiçbir çek ve fatura kalmadığında oturup hayal kurabilir. Çalışmaktan o kadar yorgundur ki sızar kalır. Rüyasında hain kurdu dağın tepesinde görür. Hırslanır. Kurt onun kendinde kabule yanaşmayıp başkalarına mal ettiği hırslı ve inatçı yüzüdür, ama o bu karanlık yüzü zirveyi ele geçirmek isteyen zorlu rakibi sanıp kıyasıya savaşır. Dizlerini parçalar. Zirveyi mesken tutma ve tek hakimi olma iddiasına kapılıp yer çekimine bile meydan okur. Oysa “Yerçekimine meydan okuyan yegane güç hayal gücüdür” sözünü kulakları ağır işittiği ya da işine gelmediği için hiç duymaz.
Tümünü Göster